Abdullah-ı Şüttârî

Abdullah-ı Şüttârî

Abdullah-ı Şüttâri nefsinin isteklerini yapmamakta çok azimli olduğundan hocası tarafından "Şüttâr" lakabı verildi. Şeyh Muhammed Ârif, tasavvuf yolunda iyi bir şekilde yetişen Abdullah-ı Şüttâri'yi; icâzet, diploma vererek, halka doğru yolu göstermesi için Hindistan'a gönderdi ve; "Vardığın yerde şeyhlik yapanlara şöyle söyle: Sâhib olduğunuz ilimden beni faydalandırınız. Bu hususta bana cömerdlik ediniz. Eğer bana verecek bir şeyiniz yoksa, ben sâhib olduğum ilmi sizden esirgemem" buyurdu.

Abdullah-ı Şüttâri'nin bir kösü, büyük davulu vardı. Ona vurup; "Hakkı, talep eden, Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak isteyen var mı gelsin. Ona bu hususta rehberlik edeyim" diye seslenirdi. Mecliste oturduğu zaman etrafına bakındıktan sonra; "Burada ilim talebesi olan, kalbi şüphelilerle dolu kimseler var. Bir şeyler anlatmak için, inanmak lazımdır. Bu olmadan olmaz" buyururdu.

Bir gün Sultan İbrâhim Şarki, Abdullah-ı Şüttâri'nin huzuruna geldi ve; "Duyduğuma göre siz Hakk'a çağırma, Hakk'a ulaşmak için rehberlik dâvâsında bulunuyormuşsunuz? Niçin bana da bir şey göstermiyorsunuz?" diye sorunca; "Allahü teâlâ herkesi bir iş için yaratmıştır. Siz saltanat, idârecilik işleri ile uğraşınız. Halkın fayda görmesi size bağlıdır" dedi. Bunun üzerine Sultan; "Başka birine tasarrufta bulunun" deyince, Şeyh Abdullah; "Kabûl edecek cevher lazımdır" dedi. Sultan; "Burada bu kadar insan var. İçlerinden birinde de mi bu cevher yok?" diye sorunca Abdullah-ı Şüttâri'yi bir hâl kapladı. Sultanın arkasında duran bir gence teveccüh eyledi. Genç kendinden geçti. Sonra bu genç bütün işini bırakıp Abdullah-ı Şüttâri'ye talebe oldu.

Abdullah-ı Şüttâri daha sonra Câbih vilâyetine gitti. Câbih sultanı başşehir Mend'de ona bir ev tahsis etti. Burada sakin ve sessiz bir şekilde halkı Allahü teâlânın emirlerine uyma ve yasaklarından sakınmaya dâvet etti...

İnsanları Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya çağıran bir rehber olan Abdullah-ı Şüttâri 1428 (H.832)de vefât etti. Kabri, Mend kalesindedir.

Melekler, Ilim Talebesinin Üzerine Kanatlarını Gerer!

Vehbi Tülek

İki Namazı Cemetmek Ne Demektir?

Vehbi Tülek

İhlâssız Amel, Ibâdet Kabûl Edilmez!

Vehbi Tülek

Azâbı En Şiddetli Olanlar, Peygambere Sövenlerdir!

Vehbi Tülek

Câmiye Girince, Dünya Kelâmı Söylememelidir

Vehbi Tülek