Abdullah Ibn-i Ebî Asrûn

Büreyde (radıyallahü anh), bir gün mescide Resûlullahın yanına girmişti. Bu sırada Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem), "Allahümme inni es'elüke bi enni eşhedü enneke entellâh lâ ilahe illâ ente el-Ehad es-Samed ellezi lem yelid velem yûled velem yekûn lehû küfüven Ehad" diye duâ eden birisini görünce; "Nefsim Yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemin ederim ki, o şahıs Allahü teâlâdan onunla istenildiğinde verdiği ve onunla duâ edildiğinde kabûl ettiği Allahü teâlânın ism-i a'zamı ile duâ etti" buyurdu.
Ebüdderdâ (radıyallahü anh) şöyle rivâyet etti: "Resûlullah bize ikindi namazını kıldırmıştı. Bu sırada oradan bir köpek geçti. Çok kısa bir müddet sonra köpek öldü. Bunun üzerine Resûlullah bize dönüp; "Az önce köpeğe kim bedduâ etti?" buyurdu. Cemâatte bulunanlardan birisi; "O köpeğe ben bedduâ ettim yâ Resûlallah! Allahü teâlânın kendisiyle duâ edilince kabûl ettiği, onunla istenilince verdiği, ism-i şerifi ile bedduâ ettim" dedi. Resûl-i ekrem "Keşke bütün ümmet-i Muhammed'in af ve mağfiret olması için duâ etseydin. Peki nasıl duâ ettin?" buyurdu. O zât da; "Allahümme inni es'elüke bienne lekelhamdü lâ ilâhe illâ ente elmennân bedi-üs-semâ vâti vel erdı yâ zelcelâli vel-ikrâm. Ükfünâ hâzelkelb bimâ şi'te" dedim köpek o anda öldü" dedi.
Sehl bin Hanif (radıyallahü anh) şöyle rivâyet etti: "Bir gün Resûl-i ekremin huzûrunda bulunuyordum. Bu sırada Resûlullahın yanına âmâ birisi geldi. Resûl-i ekreme gözünün görmediğini arz etti ve;
-Yâ Resûlallah! Benim, yolumu gösterecek kimsem yok. Bu durum bana çok ağır ve zor gelmektedir, dedi. Bunun üzerine Server-i âlem;
-Git güzelce abdest al. Sonra ta'dil-i erkânına uygun iki rek'at namaz kıl! Sonra (Allahümme inni es'elüke ve eteveccehü ileyke bi Muhammedin sallallahü aleyhi ve sellem Nebiyy-ir-rahmeti yâ Muhammed eteveccehü bike ilâ Rabbi) de!" buyurdu. O zât da Resûl-i ekremin buyurduğu gibi yapınca, gözü görmeğe başladı.