Abdülmün’îm Hazrecî

Abdülmün’îm Hazrecî
Mükellef olan, yâni âkıl ve bâliğ olan, kadın, erkek her Müslümanın, Allahü teâlânın sıfat-ı zatiyyesini ve sıfat-ı sübûtiyyesini, doğru bilmesi ve inanması lâzımdır. Herkese ilk farz olan şey budur. Bilmemek özür olmaz, günah olur. Allahü teâlânın Sıfat-ı zâtiyyesi altıdır. Bunlar:
Vücûd, Kıdem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefet-ü lil-havâdis ve Kıyâm-ü bi-nefsihi'dir. Vücûd, kendiliğinden var olmak demektir. Kıdem, varlığının öncesi, başlangıcı olmamaktır. Bekâ, varlığı sonsuz olmaktır, hiç yok olmamaktır. Vahdâniyyet, hiçbir bakımdan şeriki, naziri, benzeri olmamaktır. Muhâlefet-ü lil-havâdis, hiçbir şeyinde, hiçbir mahlûka, hiçbir bakımdan benzemez demektir. Kıyâm-ü bi-nefsihi, varlığı kendindendir, hep var olması için, hiçbir şeye muhtaç değildir, demektir. Bu altı sıfatın hiçbiri, mahlûkların hiçbirinde yoktur. Bunların, mahlûklara hiçbir sûrette teallukları, bağlantıları da yoktur. Mevcut, yâni, var olan şey ikidir: Biri (Mümkün), ikincisi (Vâcib)dir. Eğer mevcut, yalnız mümkün olsaydı ve vâcib-ül-vücûd bulunmasaydı, hiçbir şey var olamazdı. Bunun için, mümkün olan mevcut, kendi kendine var olamaz ve varlıkta duramaz. Ona bir kuvvet tesir etmeseydi, hep yoklukta kalırdı. Var olamazdı. Kendini var edemeyen, başka mümkünleri de elbette halk edemez, yaratamaz. Mümkünü yaratanın, vâcib-ül-vücûd olması lâzımdır.
Âlemin var olması, bunu yoktan var eden bir yaratıcının var olduğunu gösteriyor. Bu nizâmı yaratanın, (Hay) diri, (Âlim) bilici, (Kâdir) gücü yetici, (Mürid) dileyici, (Semi') işitici, (Basir) görücü, (Mütekellim) söyleyici ve (Hâlık) yaratıcı olması lâzımdır. Çünkü, ölmek ve câhil olmak ve gücü yetmemek ve zorla yapmak, sağırlık ve körlük ve söyleyememek, birer kusurdur, utanılacak şeylerdir.
Bu kâinâtı, bu âlemi, bu nizâm üzere yaratanda ve yok olmaktan koruyanda, böyle kusurlu sıfatların bulunması olacak şey değildir.

İnsanlara Allah Için Nasîhatte Bulun

Vehbi Tülek

Şükür, Nimeti Değil, Onu Vereni Görmektir

Vehbi Tülek

Dünyâ Için, Dünyâda Kalacağın Kadar Çalış!

Vehbi Tülek

Resûlullah Efendimiz Eshâbı Ile Şakalaşırdı

Vehbi Tülek

Nil'in Suları Azalmış Ve Kıtlık Başlamıştı

Vehbi Tülek