Abdülvâhid Bin Ebi’l-kâsım
Bir gün Peygamber Efendimiz (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) mescide girdiğinde, bazı kimselerin kahkaha ile güldüğünü görünce, onlara şöyle buyurdu: "Ne bu hâliniz? Eğer ağız tadını bozan ölümü, çok düşünseydiniz, sizi bu hâlde görmezdim. Ümitleri kıran ölümü çok düşünün. Zira kabir, her gün muhakkak şu sözleri söyler: 'Ben gurbet ve ayrılık eviyim. Ben, yalnızlık ve toprak eviyim. Bana gelenleri toprak ediciyim. Ben, kurt ve böcek eviyim. Bana gelen ölüler kurtlanır, böceklere yem olur.' Bir mümin kulun cenâzesi gömüldüğü zaman kabir ona; 'Hoş geldin, sefâlar getirdin. Üzerimde yürüyenlerin arasında en çok sevdiğim sendin. Bugün benim himâyemdesin. Pek yakında sana yapılan iyilikleri göreceksin' der ve Allahü teâlâ kabri ona gözünün alabildiği yere kadar genişletir. Cennetten bir kapı açılır. Fâcir ve kâfir bir kul defnedilince de kabir ona; 'Sana burada ne geniş yer var, ne de rahatlık. Üzerimde yürüyenlerin arasında en sevmediğim sendin. Biraz sonra seni bana bırakıp gittiklerinde, benimle yalnız kalınca, göreceksin sana ne işkenceler yapacağım' der ve hemen kabir daralmaya başlar. Kabir o kadar daralır ki, kaburga kemikleri birbirine girer. Ona azap etmek için, yetmiş büyük yılan gönderilir. Eğer onun bir tanesi dünyâda olsa, nefesinden çıkan zehirin etkisinden, yeryüzünde hiçbir şey yetişmez, işte o yılanlar, kıyâmet gününde hesaba çekilinceye kadar, ona azâb ederler. Kabir, ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur."
"Müslümanın, Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenâzesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırıp 'Elhamdülillah' diyene, 'Yerhamükellah' diyerek cevap vermek."
"Yâ Rabbi! Kim sana imân eder, benim, senin Resûlün olduğuma şehâdet ederse, ona, sana kavuşmayı sevdir, ölümü kolaylaştır, dünyâ yükünü hafiflet. Kim de sana inanmaz, benim, senin elçin olduğumu kabûl etmezse, ona, sana kavuşmayı sevdirme, ölümü zorlaştır, dünyâ yükünü ağırlaştır."