Mâide sûresinin kırkdördüncü âyetinin tefsîrinde buyuruluyor ki: Hadîs-i şerîfte, (Îsâ aleyhisselâmın yapdığını yapmakta ben herkesten ilerideyim. Peygamberler “aleyhimüsselâm”, babaları bir olan kardeşler gibidirler. Anaları ayrıdır. Dinleri birdir) buyuruldu. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahmetullahi aleyh”, bu hadîs-i şerîfe uyarak, önceki dinlerin, Muhammed “aleyhisselâm” tarafından değiştirilmemiş olan hükümleri ile amel etmemiz vâcibdir buyurdu. Ya’nî, geçmiş dinlerin hükmü olduğu, âyet-i kerîme veyâ hadîs-i şerîf ile bildirilmiş ve neshedildiği bildirilmemiş olan hükmler ile amel edilir. Amel etmemiz lâzım olan böyle hükümlerin hepsini, fıkıh âlimlerimiz tesbît etmişlerdir. Fıkıh âlimlerinin izin verdiklerinden başka olan ibâdetlerine uymamız câiz değildir. Çünkü, Yahûdîlerin ve Hristiyanların şimdi yapmakta oldukları ibâdetlerin bazısını, sonradan kendileri uydurmuşlardır. Bunlara uymamız, küfür veyâ harâm veyâ mekrûh olur. Doğruyu, yanlışı, fıkıh kitâblarından öğrenmeliyiz! [İmâm-ı Şâfi’î “rahime-hullahü teâlâ aleyh” ise, önceki dinlerin hiçbir hükmü, bizim için hüccet olmaz buyurdu.]
BOYUNA HAÇ TAKMAK!..
(Birgivî vasıyyetnâmesi) şerhi, 115 ve 202’nci sahîfelerinde diyor ki: “Zünnâr denilen papaz kuşağını bağlamak ve putlara, heykellere, meselâ haça tapınmak, boynuna asarak ta’zîm etmek ve İslâmiyyeti bildiren din kitâblarından birini tahkîr etmek, İslâm âlimlerinden birini istihzâ, alay etmek ve küfre sebeb olan bir söz söylemek ve yazmak ve ta’zîm etmemiz emrolunan bir şeyi tahkîr ve tahkîr etmemiz emr olunan bir şeyi ta’zîm etmek küfürdür. Bunları yapanın îmânı gider, kâfir olur...”