Resûlullah efendimizi (sallallahü aleyhi ve selem) ziyaret, ibadettir. Kur'ân-ı kerimde Nisâ sûresi 64. âyetinde meâlen; "Onlar nefislerine zulmettikten sonra gelirler. Allahü teâlâdan af dilerler. Resûlüm de, onlar için istiğfar ederse, Allahü teâlâyı elbette tövbeleri kabul edici ve merhamet edici olarak bulurlar" buyuruldu.

Her sene Müslümanlar, hac vazifesini yerine getirdikten sonra Resûlullah efendimizin kabr-i şerifini ziyaret etmektedirler. Medine'ye girince, yalnız kabr-i Nebiyi ziyareti niyet etmeli. Mescid-i Nebide bir namaz, başka yerlerdeki bin namazdan daha üstündür. Oruç, sadaka, zikir ve Kur'an-ı kerim okumak gibi ibadetler de böyledir. Mescid-i Nebevi'ye girince (Bismillahi ve alâ Milleti Resulillah) denir ve Hicret gecesi gelmiş olan (İsrâ) suresinin sekseninci âyetini ve namazda okunan salevat-ı şerifeleri okunarak ve (Vağfir li-zunubi veftah li ebvâbe rahmetike ve fadlike) diyerek mescide gelinir. Bab-ı selamdan veya bab-ı Cibril'den mescide girip, minber yanında iki rekat Tehıyyet-ül-mescid namazı kılınır. Minberin direği sağ omuzu hizasına gelmelidir. İki rekat da şükür namazı kılınır. Duadan sonra edeple kalkıp Hucre-i Saadete gelinir. Muvâcehe-i Saadet duvarına karşı, arkasını kıbleye dönerek, Resulullah efendimizin mübarek yüzüne karşı, iki metre uzakta, edeple durulur. Resulullah efendimizin kabr-i şerifinde diri olduğu, kendisini gördüğü, selamını dualarını işittiği ve cevap verdiği, âmin dediği düşünülür. (Esselamü aleyke yâ seyyidi, ya Resulallah...) diye başlayan dua okunur. Emanet olan selamları söylenir. Ziyaretçi, huşû ve hudû ile selam vermelidir! Sesini ne çok yüksek, ne de fısıltı derecesinde alçak etmeli, orta derecede çıkarmalı ki, edebe uygun olsun.

Fahr-i kâinat efendimizi ziyaret ederken, mübarek yüzüne karşı durup, arkasını kıbleye vermelidir!