Alâüddîn Âbizî Ve Abdülkebîr Yemenî

Alâüddîn Âbizî Ve Abdülkebîr Yemenî
BİRBİRLERİNİ ÇOK SEVDİLER
Evliyâdan Abdülkebir Yemeni isimli bir zât, bir seyahat sırasında Mevlânâ Alâüddin Âbizi ile de tanıştı. Birbirlerini çok sevdiler. Bir gün Harem-i şerifte Abdülkebir Yemeni, Alâüddin'e; "Zulüm nedir?" diye sordu. O da; "Bir şeyi, lâyık olduğu yerden başka bir yerde kullanmaktır. Gönül, hakkı anmak yeridir. O hâlde, gönüle, cenâb-ı Haktan başka bir şeyin zikrini, düşüncesini, muhabbetini koymak zulüm olur" dedi.
"Zikir nedir?" diye sordu. O da; "Tevhid kelimesidir" dedi. Abdülkebir; "Bu tevhid kelimesi ibâdettir" deyince, Alâüddin; "O hâlde siz söyleyin zikir nedir?" dedi. Bunun üzerine Abdülkebir Yemeni; "Zikir, Allahü teâlâyı tanımanın mümkün olmadığının bilinmesidir. Bilgisizliğe yönelmektir... Namaza; 'Ma'rifetini (Kendisini tanımayı) bilmekten âciz olduğum Allahü teâlâya ibâdet ediyorum' diye niyet etmelidir" buyurdu...
Yine bir gün Abdülkebir Yemeni, içlerinde Alâüddin Âbizi'nin de bulunduğu, yüksek âlimlerden meydana gelen bir cemâate tasavvufi hakikatlerden anlatıyordu. O sırada oraya gelen ve tasavvuf büyüklerinin sözlerini inkâr etmekle tanınan câhil bir kimse itirâz etmeye yeltendi. "Tasavvuf ehlini medhederken çok mübalağa ediyorsunuz. Şüpheye düşüyorum..." gibi sözler söyledi. Abdülkebir Yemeni celallenerek; "Şüphen neymiş söyle?" dedi. Fakat o kimse ağzını bile açamadan yüzüstü yere düştü ve acıklı bir şekilde can verdi...

GAFİL KİMSELERİN SONU!..
O sırada, Alâüddin Âbizi'nin kalbinden şöyle bir düşünce geçti: "Allah adamları, kerem ve ihsân sahibidirler. O adam ise bu büyükleri anlayamayan zavallı birisi idi. Affetseler daha iyi olmaz mı idi?" Abdülkebir Yemeni, onun bu düşüncesini anlayıp buyurdu ki:
"Ey Alâüddin! İki tarafı çok keskin olan bir kılıcı, kabzasından duvara sağlam bir şekilde yerleştirseler, gâfil bir kimse de sür'atle gelerek o kılıca kendisini çarpsa ve böylece boynu kopsa, o kılıcın bunda ne kabahati vardır? Evliyâ çekilmiş kılıç gibidir. Ona çarpan helak olur. Evliyâya dil uzatan, sıkıntı veren kimseyi evliyâ affetse bile, Allahü teâlâ affetmez ve cezâsını mutlaka verir."

Mescid Yapmanın Ve Tâmir Etmenin Fazîleti

Vehbi Tülek

El Helâl Kârda, Gönül Ise Hakîkî Yârdadır

Vehbi Tülek

Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek