Ali Efendi Ve İbrahim Halvetî
FEYZİYYE MEDRESESİNE GİRDİİlim ve irfân sâhibi sâlih bir zât olan Kuşadalı İbrâhim Halveti, âilesinden çok güzel terbiye alarak yetişti. Anadolu'da çeşitli yerlerde ilim tahsil ettikten sonra İstanbul'a gelerek, Fâtih'te bulunan Feyziyye Medresesine (Şimdiki Millet Kütüphânesi'nin bulunduğu yere) yerleşti. Burada Emin Efendiden ders alarak ilmini ilerletti. Sonra yine Fâtih'te bulunan Atpazarı Dergâhına geçti. Atpazarı Dergâhında riyâzetler ve mücâhedeler çekerek, tasavvuf yolunda ilerlemeye çalıştı...
Kuşadalı İbrahim Halveti, bir gün bir âyet-i kerimenin tefsiri üzerinde çalışıyor, fakat bir türlü çözemiyordu. Bu müşkil durumdayken, yanına medrese arkadaşlarından olan Mustafa Efendi geldi. Onun bu hâlini gören Mustafa Efendi, ona böyle müşkil meselelerini halletmek husûsunda, o günlerde Fâtih'teki Atpazarı Dergâhında bulunan Beypazarlı Şeyh Ali Efendiyi tavsiye etti ve onu alarak Ali Efendinin yanına götürdü...
YANINDAN HİÇ AYRILMADI...
Ali Efendi, Kuşadalı'nın üzerinde çok durup çözemediği âyet-i kerimenin, zâhiri ve bâtıni mânâlarını, âlimler tarafından bildirilen çeşit çeşit tefsirini, ayrı ayrı ve uzun uzun izâh etti. Bu ilk sohbette Ali Efendiye hayran kalan Kuşadalı, artık o büyük zâttan ayrılmayıp, talebelerinden oldu. O büyük zâtın, feyz ve nûr saçan huzur ve sohbetlerinde bulunarak, kemâle geldi...
Ali Efendi, Fındıkzâde semtindeki Kızılelma Caddesinde bulunan Beşikçizâde Dergâhında vazife yapmaktayken, 1818 (H.1234) senesinde vefât etti. Vefât ederken, kendi yerine bakacak zâtın, Kuşadalı İbrâhim Halveti olduğunu bildirdi. Onu kendi yerine tâyin etti. Kuşadalı, o sırada Mısır'da bulunuyordu. Ali Efendinin Kuşadalı'dan başka, Ahmed Nâziki, Kâtip Muhammed Aziz İstanbûli ve Veliyyüddin Hilmi Efendi isimlerinde üç büyük talebesi daha vardı...