Ali Ibn-i Ehı'l-menûfî

Ali Ibn-i Ehı'l-menûfî

Bilmelisin ki, namaz, İslâmın beş şartından, dinin beş esasından ikincisidir. Bütün ibâdetleri kendisinde toplamıştır. İslâmın beşte bir parçası ise de, bu toplayıcılığından dolayı, yalnız başına, Müslümanlık demek olmuştur. İnsanı Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak işlerin birincisi olmuştur. Âlemlerin efendisi ve Peygamberlerin en üstünü olana miraç gecesi, Cennette nasip olan rü'yet şerefi, dünyaya indikten sonra, dünyanın hâline uygun olarak kendisine yalnız namazda müyesser olmuştur. Bunun içindir ki, (Namaz müminlerin miracıdır) buyurmuştur. Bir hadis-i şerifte, (İnsanın Allahü teâlâya en yakın olması namazdadır) buyurmuştur. Onun yolunda, tâm izinde giden büyüklere, o rüyet devletinden, bu dünyada büyük pay, namazda olmaktadır. Evet, bu dünyada Allahü teâlâyı görmek mümkin değildir. Dünya buna elverişli değildir. Fakat, Ona tâbi olan büyüklere, namaz kılarken rüyetten bir şeyler nasip olmaktadır. Namaz kılmayı emir buyurmasaydı, maksadın, gayenin güzel yüzünden perdeyi kim kaldırırdı? Âşıklar, mâşuku nasıl bulurdu? Namaz, üzüntülü ruhlara lezzet vericidir. Namaz, hastaların, rahat vericisidir. Ruhun gıdâsı namazdır. Kalbin şifâsı namazdır. (Ey Bilâl, beni ferahlandır!) [diye ezan okumasını emir buyuran] hadis-i şerif, bunu göstermekte, (Namaz, kalbimin neşesi, gözümün bebeğidir) hadis-i şerifi, bu arzuya işaret etmektedir...

Namazın hakikatini anlamış olan bir kâmil, namaza durunca, sanki, bu dünyadan çıkıp âhıret hayatına girer ve âhırete mahsûs olan nimetlerden bir şeylere kavuşur. Bu miraç, müminin namazıdır. Bu nimet, yalnız bu ümmete mahsûsdur. Peygamberlerine tâbi olmak sâyesinde, buna kavuşurlar. Çünkü, bunların Peygamberi miraç gecesi dünyadan çıkıp âhırete gitti. Cennete girdi ve rüyet devleti ile şereflendi. Yâ Rabbi! Sen o büyük Peygambere bizim tarafımızdan, Onun büyüklüğüne yakışan iyilikleri ihsân eyle! Bütün Peygamberlere de hayırlar, iyilikler ver ki, onlar insanları, seni tanımaya ve rızana kavuşmaya çağırmış ve beğendiğin yolu göstermişlerdir. Tasavvuf yolunda bulunanların birçoğu kendilerine namazın hakikati bildirilmediği ve ona mahsûs kemâlât tanıtılmadığı için, dertlerinin ilâcını başka şeylerde aradı. Maksadlarına kavuşmak için, başka şeylere sarıldı. Hattâ bunlardan bazısı, namazı bu yolun dışında, maksatla ilgisiz sandı...

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek