“Allahü teâlâdan korkmalı, Onun rahmetinden ümit kesmemelidir. Ümit, recâ, korkudan çok olmalıdır. Böyle olanın ibâdetleri zevkli olur. Gençlerde korkunun daha fazla olması, ihtiyârlarda recânın daha fazla olması lâzımdır denildi. Hastalarda recâ fazla olmalıdır. Korkusuz recâ ve recâsız korku câiz değildir. Birincisi emîn olmak, ikincisi Ümitsiz olmaktır. Hadis-i kudsîde, (Kulumu, beni zannettiği gibi karşılarım) buyuruldu.
Zümer sûresindeki elliüçüncü âyet-i kerimesinde meâlen, (Allah bütün günahları affeder. O gafûrdur, rahîmdir) buyuruldu. Bunlardan, recânın fazla olması lâzım geldiği anlaşılmaktadır. (Allah korkusundan ağlayan, Cehenneme girmez) ve (Benim bildiğimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız) hadis-i şerifleri de, havfın, korkunun fazla olması lâzım geldiğini göstermektedir.”
“Hadis-i şerifte, (Başkalarına gösteriş için namazını güzel kılan, yalnız olduğu zaman böyle kılmayan, Allahü teâlâyı tahkîr etmiş olur) ve (Sizde bulunmasından en çok korktuğum şey, şirk-i asgara yakalanmanızdır. Şirk-i asgar, riyâ demektir) ve (Dünyada riyâ ile ibâdet edene, kıyâmet günü, ey kötü insan! Bugün sana sevap yoktur. Dünyada kimler için ibâdet ettin ise, sevaplarını onlardan iste denir) ve (Allahü teâlâ buyuruyor ki: Benim şerîkim yoktur. Başkasını bana şerîk eden, sevaplarını ondan istesin. İbâdetlerinizi ihlâs ile yapınız! Allahü teâlâ, ihlâs ile yapılan işleri kabûl eder) buyuruldu.
İbâdet, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için yapılır. Başkasının muhabbetine, ihsânına kavuşmak için yapılan ibâdet, ona "tapınmak" olur! Allahü teâlâya ihlâs ile ibâdet etmemiz emrolundu. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlânın birliğine îman edenden ve namazı ve zekâtı ihlâs ile yapandan Allahü teâlâ râzı olur.)
(İbâdetlerini ihlâs ile yapanlara müjdeler olsun. Bunlar hidâyet yıldızlarıdır. Fitnelerin karanlıklarını yok ederler.)
(Dünyada haram edilmiş olan şeyler mel'ûndur. Ancak Allah için yapılan şeyler kıymetlidir.)