Allahü teâlâ, Bekâra sûresi 154. âyet-i kerîmede meâlen; “Allah yolunda öldürülenlere, 'Onlar ölülerdir' demeyin. Hakîkatte onlar diridirler. Fakat siz anlayıp bilemezsiniz.”
Allahü teâlâ, Âl-i İmrân sûresinin 135. âyet-i kerîmesinde, meâlen; “Ve bir günah işledikleri veya nefslerine zulmettikleri zaman, Allahü teâlânın va’îd ve ıkâbını anarak günahlarından tövbe ederler (ve günahları ancak Allahü teâlânın bağışlayacağını bilirler), hem de yaptıkları günâha bile bile ısrar etmezler (ve onlar, ısrârın cezasının, günahın cezasından daha çok olduğunu bilirler)” buyurdu.
Allahü teâlâ, Kehf sûresinin 46. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Mal ve çocuklar, dünyâ hayâtının süsleridir. Sonsuz kalıcı olan iyi işlerin sevapları, Rablerinin yanında daha iyidir” buyurdu.
Allahü teâlâ, Ra’d sûresi 21. âyet-i kerîmede meâlen; “Ve onlar ki Allahü teâlânın gözetilmesini emrettiği hakları gözetirler. (Akrabalık bağını kırmazlar, mü’minlere dostluk gösterir, birlik olurlar, kul haklarını gözetirler, Allahü teâlânın bütün kitap ve peygamberlerine îmân ederler.) Rablerinden korkarlar (nehyedilen şeylerden sakınırlar ve) fenâ hesaptan korkarlar” buyurdu.
Allahü teâlâ, Âl-i İmrân sûresinin 196. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Allah yolunda şehîd olanları ölü sanmayınız! Onlar diridirler!” buyurdu.
Allahü teâlâ, Bekâra sûresi 121. âyet-i kerîmede meâlen; “Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, o kitabı, hak olduğunu bilerek okurlar. İşte onlar, tahrif yapmaksızın kitaplarına îmân edenlerdir. Her kim de kitabı inkâr eder ve değiştirirse, onlar dinlerinde ziyan edenlerdir” ve İsrâ sûresinin 45. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Sen Kur’ân-ı kerîmi okuduğun zaman, biz, seninle âhırete inanmayanların arasına görünmez bir perde çekeriz.” (Böylece seni göremezler ve sana bir zarar yapamazlar) buyurdu. Aynı sûrenin 82. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Biz Kur’ân-ı kerîmde öyle âyet-i kerîmeler indirmekteyiz ki, mü’minler için şifâ ve rahmettir (ki, dinlerine kuvvet ve menfâat verir.) Zâlimlerin de ancak sapıklığını arttırır” buyuruldu.