Allahın Yardım Nûrları Altında Olan Kullar
Büyüklerimiz buyurdular ki: "Allahü teâlânın ihsânları içinde, Allahü teâlâya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine imândan sonra, ihsânların en büyüğü vilâyet (evliyâlık) nûruna inanmaktır."
"İnsanlar iki kısımdır. Birinci kısım, dünyâ ile uğraşanlar olup, onu imâr etmeye çalışır. Onun yolunun esâsı dünyâ ile uğraşmaktır, ikinci kısım insanlar ise, mânâ âlemi ile, manevi işlerle uğraşan kimseler olup, bunlar, matlûba (Allahü teâlâya) kavuşmak, O'nu taleb etmek (istemek) arzusuyla yanarlar. Bütün gayretleri bunun içindir."
"Yaptığın bütün ibâdetlerde gayen, sâdece kendisine ibâdet ettiğin Allahü teâlâya yakınlık olsun. Hattâ bu gaye, ecir ve sevaptan daha önce olmalı! Allahü teâlâya yakın olmak nimeti ele geçince, öyle sevaplar, öyle ecirler gelir ki, anlamak, hesap etmek mümkün olmaz."
"Kalbin tam bir ihlâs ile (La ilahe illallah [Allahü teâlâdan başka hiçbir ilâh yoktur]) diyerek bir defa Allahü teâlâya yönelmesi, Allahü teâlâdan gâfil olarak yapılan yer dolusu ibâdetten hayırlıdır."
"Mümin kulların kalpleri, evliyânın kalplerinin gölgeleri altındadır. Evliyânın kalpleri, enbiyânın (peygamberlerin) kalblerinin gölgesi altındadır. Enbiyânın kalpleri de, Allahü teâlânın inâyet ve yardım nûrları altındadır."
"Gizlilik hâlinde bir şeyin saklı ve gizli kalması, mühim değildir. Asıl mühim olan, zuhur (açıklık) hâlinde o şeyin gizli kalabilmesidir."
"Gönül kapılarının açılmasında elde edilebilecek en büyük nasib, gaflet hâlinden kurtulabilmektir."
"Bir kimse, sahibi olan Allahü teâlâyı bırakır, O'ndan başka birine kalp gözünü çevirip, ona bakar ve ona gönül verirse, başına şu üç şey gelir: 1-Kalbinde, ilâhi nûrları müşâhede etmesine, hakkı ve hakikati görmesine mâni olan perde hâsıl olur. 2- Kalbini hangi sebeple mahlûklara kaptırdığına dâir hesaba çekilir. 3- Allahü teâlâdan başka bir şeye gönül verdiği ve niyeti bozuk olduğu için azap görür."