Allahü Teâlâ Câhili Dost Edinmez!

Abdülvehhâb Müttekî hazretleri buyurdu ki: “İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyâç vardır. Faydası da umûmîdir.”
Kendisine dediler ki: “Talibin devamlı zikirde olması lâzımdır, diyorlar. Bu nasıl olur?” Buyurdu ki: “Hayırlı amelle meşgûl olan, dâima zikirdedir. Namaz kılmak zikirdir. Kur’ân okumak zikirdir. Din ilimleri öğretmek ve öğrenmek zikirdir. Her hayırlı amel zikirdir.”
“Selef-i sâlihînin yolu, çeşit çeşit iyi işleri yapmak, ahlâkını güzelleştirmek ve ilmi yaymak idi.”
Bir gün istidrâcdan söz açılmıştı. Buyurdu ki: “Fâsıklara ve bid’at sahiplerine de bir kuvvet verilir ve onunla avvâmın kalplerini çekebilirler. Dinde sağlam olmayanları yoldan çıkarırlar.”
“Âhırette her incinin bir sedefi vardır. Her şeyin kendi hâline göre bir şerefi, değeri vardır. İnsanoğlu da kendisinde ilim bulunan bir sedeftir. Onun şerefi de ilim iledir. İlmi olmayan kimse, cahillik içinde kalır, muhabbet kadehini içemez, vilâyet libâsını giyemez. Allahü teâlâ câhili kendine dost edinmez.”
“Sabır; nefsi istenilmeyen bir şeyden, dili şikâyetten alıkoymaktır. Sabır, insanlara en zor gelen huylardandır. Sabır üç derecedir Birincisi, Allahü teâlânın vaat (nimet vereceğine söz vermek) ve vaadini (azâb edeceğini) düşünerek, imân üzere kalmak. Cezadan dolayı günah işlemekten kaçınmaktır. İkincisi, ibâdete ihlâs ile ve şartlarını yerine getirerek devam etmeye sabretmektir. Üçüncüsü, belâlara sabretmek ki, böylece sıkıntılara verilecek sevapları ve rûhun sıkıntılarına verilecek mükâfatı düşünerek sabretmektir.”
“Şükür; nimeti bilmenin ismidir. Zîrâ şükür, nimeti vereni bilmeye götürür. Bu manadan dolayı, Kur'ân-ı kerîmde İslâm ve îmâna şükür ismi verilmiştir.”
“Akıl binici, ilim sürücü, nefis ise huysuz bir hayvandır. Sürücü olmadan binici olursa, nefis huysuzlaşır. Binici olmadan sürücü olursa, sağa sola zikzak çizer. Binici ile sürücü bir araya geldiğinde, ister istemez doğru yürür.”