Allahü Teâlâ, Kibirli Olanları Elbette Sevmez
Allahü teâlâ, kullarına gönderdiği kitapların hepsinde, kibri ve gururlanmayı kötülemiş ve yasak etmiştir. Meselâ, Kur'ân-ı kerimde, Nahl sûresinin yirmiüçüncü âyetinde meâlen, "Allahü teâlâ, kibirli olanları elbette sevmez!" buyurmaktadır. İncil'de bildiriyor ki, havâriler, Îsâ aleyhisselâma sordu: "Ey Allahın Peygamberi! İçimizde, hangimiz büyük, hangimiz küçüktür?" Bu sorularına karşılık olarak, Îsâ aleyhisselâm: "En büyüğünüz, en küçüktür. En küçüğünüz de, en büyüktür" buyurdu. Böylece, kendini büyük gören küçüktür. Kendini küçük gören büyüktür demiş oldu.
Peygamberlerin sonuncusu ve hepsinin en üstünü olan Muhammed aleyhisselâm da, birçok hadis-i şeriflerinde, kibrli olanları kötülemiş, alçak gönüllü olanları övmüştür. Meselâ bir hadis-i şerifte, "Allah rızası için tevâzu edeni, yâni kendini Müslümanlardan üstün görmeyeni, Allahü teâlâ yükseltir" buyurmuştur.
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki: Allahü teâlâ ilim gibi, kudret gibi bütün sıfatlarından kullarına biraz ihsân buyurmuştur. Fakat, yalnız üç sıfatı kendine mahsûstur. Bu üç sıfattan hiçbir mahlûkuna vermemiştir. Bu üç sıfatı, kibriyâ, gani olmak ve yaratmak sıfatlarıdır.
Kibriyâ, büyüklük, üstünlük demektir. Gani olmak, başkalarına muhtaç olmamak, her şey Ona muhtaç olmak demektir. Buna karşılık olarak kullanılan üç aşağı, alçak sıfat vermiştir. Bunlar da, zül ve inkisâr, yâni aşağılık, kırıklık ile ihtiyaç ve fâni olmak, yok olmaktır. Bunun için kibirlenmek, Allahü teâlânın sıfatına, hakkına tecâvüz etmek olur. Kullara kibirlenmek yakışmaz. En büyük günahtır. Hadis-i kudside, "Azamet ve kibriyâ bana mahsûstur. Bu iki sıfatta, bana ortak olmak isteyenlere, çok acı azâb ederim" buyuruldu. Bunun içindir ki, din âlimleri, tasavvuf büyükleri, her zaman, Müslümanlara tevâzu, alçak gönüllü olmayı emir buyurmuştur.