Âmâ Hadîs âlimi Yûnus Bin Meysere
Bir hastayı ziyaret etmek..."Ey benim Allahım, muhakkak filân oğlu filan senin koruman altındadır. Kabir fitnesini ve Cehennem azâbını anladı. Sen vefâ ve hak sahibisin. Ey Allahım onu mağfiret et ve ona rahmet et. Şüphesiz sen Gafur ve Rahimsin" buyuruldu.
Kendisinin Ebû İdris Havlâni'den, onun da Ebüdderdâ'dan (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadis-i şerifte;
"Kişi evinden çıkıp bir hasta kardeşini ziyâret ettiği zaman, Allahü teâlânın rahmetine dalar. Hasta bir kardeşinin yanında oturunca, Allahü teâlânın rahmeti onu kaplar" buyuruldu.
Muâz bin Cebel'den (radıyallahü anh) şu hadis-i şerifi rivâyet etmiştir:
"Rabbim putlara ibadeti men ettikten sonra, şarap içmeyi ve insanlarla münâkaşa etmeği de men etti."
Onu şehid edenler ağladı!
Heysem bin imran diyor ki:
"Yûnus bin Meysere bir gün güneş batarken şöyle duâ ediyordu: 'Yâ Rabbi! Bana senin yolunda şehid olmayı nasib et!'
Onun bu duâsına çok şaşırırdım. Çünkü nasıl şehid olacaktı. Zira âmâ idi. Bir müddet sonra işittim ki, 132 (m. 749) senesinde Abdullah bin Ali'nin Şam'a girdiği sırada şehid edilmişti. Onu şehid edenler daha sonra onun için ağlamışlardı."
Yüz yirmi yaşında vefât etti
Yûnus bin Meysere'nin, vefât ettiğinde 120 yaşında olduğu rivâyet edilmektedir.
Abdurrahmân bin Velid diyor ki:
-Yûnus bin Meysere'den işittim, ölüm sırasında şu beyitleri söylüyordu:
"Sâlih insanlar gitti. Geriye bu pis zamanın insanlarının kötü kokusu kaldı."