“Bir kimse birini severse, onun bu sevgisi, bu sevgiye kavuşmasına sebep olanı da sevmeyi gerektirir.”
“Her nefs, dünyâdan susuz olarak gidecektir. Ancak Allahü teâlâyı zikreden kullar bundan müstesnadır.”
“Uzun emele dalan bir kul, üzerindeki kul borçlarını unutur ve tövbe etmeyi sonraya bırakır. Siz böyle yapmayınız.”
“Her an kusur ve günahları çoğalan, kabahatleri yenilenen bir kul, nasıl olur da üzülmez.”
“Dünyâya düşkün olan kimsenin, insanlardan ayrı yaşamasının (uzlete çekilmesinin) bir faydası olmaz. Dost ve yoldaşı Allahü teâlâ, nasîhat edeni Kur’ân-ı kerîm olmayan kimse, şüphesiz yolu şaşırmıştır. Onun uzleti uygun değildir.”
“Benim uzlete (yalnızlığa) çekilişimin sebebi, büyüklere hürmetin kalktığını görmem, arkadaşımın bana kızdığı zaman, beni kötülemek için birçok ayıplarımı sayıp döktüğünü müşâhede etmem olmuştur.”
“Dünyâyı sevenler, dünyalıkları için âhıretlerini terk ediyorlar. Sen, Allahü teâlânın emirlerini yapabilmek için dünyâyı terk et.”
“Nefsimin hiçbir amelini güzel bilmedim ve karşılığında sevap ummadım.”
“Senin ayıplarını araştıran, kötü insanlarla arkadaş olma.”
“Hayatımda, gece ibâdet edenlerden başka hiç kimseye imrenmedim.”
“Selâmet istersen dünyâya kıymet verme, kerâmet istersen, sonsuz olanı yüce tut.”
“Bir kimsenin dünyâ ve âhıretine faydalı olan bir hâli yoksa, o kimse, cansız maddelerden farksızdır. Şayet bir kimsenin işi gücü şer, kötü işler ve ma’sıyet (günah) olursa, bu durumda o, bir şeytandan farksız olur. Bir kimse hem dünyâ ve hem de âhıret işlerini birlikte yürütmeye çalışıp, dünyalık işlere daha fazla önem verirse, o kimsenin hayvandan farkı kalmaz. Düşüncesi, işi, meşgûliyeti yalnız Allahü teâlâ için olan kimse ise, sanki bir melek gibidir.”
“Amelin ve ilmin hâlis olanını iste! Hâlis niyetle Allahü teâlâya ibâdet ederken, insanlık hâli bazı kusurların olursa, onlar için de derhâl tövbe et!”