Anadolu Velîlerinden Abdullah Fahri Baba
"BU, ÖLÜM ŞERBETİDİR!..""Evet oğlum, bu bir ölüm şerbetidir. Biraz önce Sultan Abdülhamid Han ile yan yana idim. Birisi iki kâse şerbet getirdi. Abdülhamid Han ile birlikte ayağa kalktık. Sultan bana, 'buyurun Baba Efendi için!' dedi. 'Önce siz buyrun Sultanım' dedim. Fakat benim almam için ısrar etti. Alıp içtim. Ey cemâat, bu şerbet sizler için acı bir zehirdir. Fakat benim için tatlı bir ölüm şerbetidir" dedi...
Abdullah Fahri Baba'nın bahsettiği pâdişâh Sultan İkinci Abdülhamid Han, kendisinden on sene sonra 1918 senesinde vefât etmiştir.
***
Orduz köyü halkından bir zât şöyle anlatmıştır:
"Karakaya Barajının suyunun yükselmesi sebebiyle Abdullah Fahri Baba'nın türbesi bu suyun altında kalacağından, kabrini naklettik. Boranlı Hacı Mustafa Baba'nın neslinden birkaç kişi de nakil işinde bulundu. Kabrini naklettikten sonra Malatya'ya döndük. Hüseyin Bey Köprüsü semtinde arabadan indik. O sırada tanıdığımız bir ihtiyarla karşılaştım. Hal hatır sorduktan sonra bana;
"O KOKU BU ELLERDEN GELİYOR"
"Senden evliyâ türbelerindeki gibi koku geliyor. Ellerini uzat" dedi. Ellerimi uzattım. Ellerimi tutup yüzüne gözüne sürdü, öptü. "O koku işte bu ellerden geliyor, beni mestetti. Bu eller bugün ne iş gördü?" diye sordu. O gün öğle vakti Abdullah Fahri Baba'nın naaşını naklederken ellerim ona dokunmuştu...
Aynı akşam Orduz'daki evimize gittim. Ablam; "Senden hoş bir koku geliyor" dedi. O gün ve o gece ben de o hoş kokuyla mest olmuştum..."