“arabzade” Ve Kânûnî’nin Duası
Mısır'ın yolunu tutarlar...Arabzade, yanında birçok yardımcıları da olduğu halde gemiye binerek Mısır'ın yolunu tutar... Gemi Girit adasına varır. Yolculara Girit'te bir müddet kalınacağı duyurularak zaruri ihtiyaçlarını temin edebilecekleri söylenir. Geminin yolcuları daha evvel ismini duydukları Giritli veli bir zatı ziyaret edip, hayır duasını almak için gemiden çıkarlar. Yolcuların o mübarek zatı ziyarete gittiklerini anlayan Arabzade, yanında bulunan hizmetçilerden birinin eline bir altın verir ve şöyle der:
-Git bunu o dedikleri zata ver, bizim için dua etsin de Mısır'a sağ salim varalım...
Hizmetçi parayı alır ve diğer yolcularla birlikte o velinin yanına varır. Herkes çıktıktan sonra Arabzade'nin verdiği altını minderin bir kenarına bırakarak, onun, Mısır'a sağsalim varabilmek için duada bulunmasını istediğini söyler.
Elinin tersiyle parayı geri iten veli; "Arabzade'nin ruhuna fatiha!" der.
"Gönderdiğim parayı az gördü!"
Neye uğradığını anlayamayan hizmetçi gemiye döndüğü zaman durumu Arabzade'ye aynen nakleder. Bu duruma bıyık altından gülen Arabzade; "Gönderdiğim parayı az gördü de ruhumuza Fatiha okuyor" der.
Ve bu sözler, Arabzade'nin son sözleri olur. Hikmet-i hüda, o anda gökyüzünü bir bulut kaplar. Her taraf karanlık içinde kalır. Gökten boşanırcasına sağanak halinde bir yağmur başlar. O şiddetli fırtına ve karanlık hava bir müddet sonra açılır. Bir de bakarlar ki, Arabzade kayıplara karışmış!..
Herkes hayretler içinde gemiden başka bir kimsenin kayıp olup olmadığını araştırır. Fakat gemidekilerden Arabzade'den başka kimseye bir şey olmamıştır...