Ârifler, Sevinçli Iken, Sıkıntı Hâlinden Daha Çok Korkar!
“Her sorulana cevap verenin, açıkça görülen her şeyi yorumlayanın, karşısındakilerin hâlini hesap etmeden her ilmi açıklayanın bu hareketleri, câhil olduğunu gösterir.”
“Âhıret, mümin kullara mükâfat verme yeri olarak yapılmıştır. Çünkü bu dünyâ, onlara yapılacak ihsânlara müsait değildir. Çünkü mümin kulların değeri, mükâfatlarının fâni olan bir yerde verilmesinden üstündür!”
“Amelinin semeresini dünyâda görmek, âhırette makbûl olmaya işârettir.”
“Allahü teâlâ katındaki kadrini, değerini bilmek istersen, seni hangi işlerde bulundurduğuna dikkat et!”
“İhtiyâcı olmadığı hâlde bir kimseye tâati nasîb eden Allahü teâlânın, bedene ve bâtına âit nimetlerde hiç eksiklik yapmayacağını bilmek lâzımdır.”
“Âriflerin Allahü teâlâdan dileği, O’na hakîki kulluk yapabilmek ve Allahü teâlânın emirlerini yerine getirebilmektir.”
“Dâima azîz olmak istersen, sakın geçici izzet ile gurûrlanma!”
“Âriflere sevinç hâli gelince, darlık, sıkıntı hâlinden daha çok korkarlar. Çünkü sevinç hâlinde, edebin hududunu gözetmek çok az mümkün olur.”
“Sevinç hâlinden, nefis de haz alır. Çünkü sevinç ve neşe içinde olur. Sıkıntı hâlinden ise nefsin payı yoktur.”
“Âlemin dışı güzel, içi ibrettir. Nefis, dışının güzelliğine, kalb, içinin ibretlerine bakar.”
“Umduğu bir şeye kavuşmak, zararına olan bir şeyden kurtulmak için Allahü teâlâya ibâdet eden, yahut azâba düçâr olmamak için ibâdet yapan, Allahü teâlânın kemâl sıfatlarının hakkını vermemiş olur.”
“İhtiyâcını sakın O’ndan başkasından isteme! Sana gelen, O’ndan gelir. O’ndan başkasından nasıl istenir ki? O’ndan başkası kendi ihtiyâcını gideremezken, kendisinden isteyenin ihtiyâcını nasıl görsün, istediğini versin?”
“Ne kadar şaşılsa yeridir ki, bir kimse, ayrılmayacağı şeyden kaçıyor ve onunla kalmayacak olan dünyâyı istiyor. Gözleri kör değilse de, sînesindeki kalb kördür.”