Ayn-ül-kudât Hemedânî

Ayn-ül-kudât Hemedânî
Öyle bir aşk hâli ki!..
Öyle bir aşk hâli hâsıl oldu ki, bir an önce bu fâni âlemden çıkıp, Allahü teâlâya kavuşmak istiyordu. Kendi kendine şöyle düşünüyordu: "Nûh aleyhisselâmın ömrü kadar yaşasam, yine ölmeyecek miyim? Bu dünyâda kim ebedi kalıp, âhirete göç etmedi?"
Bundan sonra aldığı her nefeste âhirete olan arzu ve isteği arttı.
Ayn-ül-Kudât Hemedâni, halk arasında çok sevilen, itibâr edilen bir zât idi. Ancak her zaman olduğu gibi onun da kendisini çekemeyenleri, hased edenleri vardı. Vezir Ebü'l-Kâsım, bunlardan biriydi. Fakat sultanın sevdiği, devletin ileri gelenlerinden olan Aziz ise, Ayn-ül-Kudât'a çok hürmet eder, muhabbetini izhâr ederdi...

Bir iftirâya uğradı!...
Bir ara Aziz, bir musibete uğrayıp, bulunduğu mevkiden ayrılınca, vezir Ebü'l-Kâsım, Abdullah Ayn-ül-Kudât imzâsıyla, dinin emir ve yasaklarına aykırı bir yazı hazırladı. Devrin âlimlerini toplayıp, bu yazıyı okuttu ve; "Böyle söyleyen bir kimsenin dinimizdeki yeri nedir?" diye sordu. Âlimler de; "Öldürülmesi lâzımdır" diye cevap verdiler. Böyle bir iftirâya uğrayan Abdullah Ayn-ül-Kudât, Hemedan'da 1131 (H.525) senesinde idâm edilerek şehid oldu.
Abdullah Ayn-ül-Kudât'ın öldürülme zamânı yaklaşıp, asılmak için darağacına getirildiğinde, Şuarâ sûresinin son âyetini, meâlen; "Zâlimler yakında nereye rücû edeceklerini (döneceklerini) bilecekler" okudu...

Beni Sâlih Duânızdan Unutmayın Efendim

Vehbi Tülek

Bütün Mahlûklar, Allahü Teâlânın Kudretindedir

Vehbi Tülek

İlimden Îmân, Cehâletten Küfür Hâsıl Olmaktadır

Vehbi Tülek

İbâdetlerin En Kıymetlisi Namaz Kılmaktır

Vehbi Tülek

Zikreden Dil, Şükreden Kalp, Sabreden Beden

Vehbi Tülek