"Niş'te Mehmed Ali Bey isimli bir Binbaşıyla tanıştım. Son Osmanlı taarruzunda 7 Sırp askerini kılıcıyla öldürmüştü. Ben hayatım da bu kadar muhteşem bir vücuda rastlamadım. Son derece yakışıklı ve kuvvetliydi.Başkumandan Abdülkerim Nadir Paşa bir sabah cepheyi teftiş ederken, karşıdaki düşman Sırp birliğinden bir askerin esir alınmasını istedi. Paşanın sözünü işiten Mehmed Ali Bey, atını ileri sürdü ve baş kumandanı selamlayarak bu iş için izin istedi. Paşa, hayret ederek izin verdi. Mehmed Ali Bey, atını derhal geri çevirdi ve üzengilerini hayvanın böğrüne vurarak, en yakındaki Sırp hatlarına doğru dörtnala koşturmaya başladı. Sırp mevzilerine yaklaşırken üzerine yoğun bir tüfek ateşi başladı. Fakat atını zikzak yaparak süren Mehmed Ali Bey, kurşunlardan korunuyordu. Sırp askerlerinden biri, ileri çıkarak tüfeği nin bütün mermilerini onun üzerine boşalttı, fakat hiçbiri isabet etme di. Bunun üzerine geri dönüp kaçmaya başladı. Atını hızla onun üzeri ne süren Mehmed Ali Bey, serçeye hücum eden şahin gibi süzüldü, eğerin üzerinden eğildi ve Sırp'ı demir pençesiyle kavradı. Kendisini hiç sakınmadan herifi kaldırıp eğerini üzerine, kendi önüne attı. Atının boynuna doğru eğilerek düşman kurşunlarından korunuyordu. Kurşun ıslıları arasında dört nala geri döndü. Şaşırıp kalmış esiri, Osmanlı askerinin tezahüratları arasında esiri, başkumandanın önüne bıraktı.