Başka Mezhebi Taklit Eden, Kendi Mezhebinden Çıkmaz!
AhmedVehbi (Ünlü)Efendi, Sırat-ı Müstakim dergisinde çıkan bir makalesinde şöyle buyuruyor:
Ağrıyan, çürüyen dişini çıkararak, takma protez veyadamaklı diş yaptırmak istemeyip de, dolgu veya kaplama yaptıran bir Hanefî, gusül abdesti alırken, Şâfiî veyaMâlikî mezhebini taklid eder. Çünkü bu iki mezhebde, gusül abdesti alırken, ağız ve burnu yıkamak farz değildir. Diş doldurması veyâ kaplatması, diş ağrısını önlemek ve dişi telef olmaktan kurtarmak içindir. Bunun için zarûret olmaz mı?denilirse, cevâbında deriz ki, zarûret olmak için, başka mezheb taklîd edememek şarttır. Şâfiî veyâ Mâlikî mezhebini taklid etmek de pek kolaydır. Gusülde ve abdestte ve namaza başlarken veya unutursa, namazdan sonra, hatırladığı zaman, Şâfiî veya Mâlikî mezhebini taklid ettiğine niyet etmeli, yanikalbinden geçirmelidir.Bu kimsenin abdestinin, guslünün ve namazının Şâfiî veyâ Mâlikî mezhebine göre sahîh olmaları lâzımdır. Şâfiî mezhebine göre sahih olması için, nikâh etmesi ebedî haram olan onsekiz kadından başka bir kadının derisine kendi derisi ve kendi kaba avret yerine elinin içi değince, abdest almalı ve imam arkasında, içinden Fâtiha okumalıdır. Başka mezhebi taklid etmek, mezheb değiştirmek demek değildir. Taklid eden bir Hanefî, kendi mezhebinden çıkmış değildir. Yalnız, o ibadetin, o mezhebdeki farzlarına ve müfsidlerine tabi olur. Vaciblerde, mekruhlarında ve sünnetlerinde kendi mezhebine tâbi olur.
Kaplaması veyâ dolgusu olan sâlih bir imâmın Mâlikî veyâ Şâfiî mezhebini taklîd etmediği bilinmedikçe, kaplaması, dolgusu olmayan Hanefîler de, bu imâma uymalıdır. Buna, Mâlikî veyâ Şâfiî'yi taklîd edip etmediğini sormak, tecessüs etmek câiz değildir.