"ben Sana Nimetim, Sen Bana Mihnetsin"

"ben Sana Nimetim, Sen Bana Mihnetsin"
Hz. Cebrâil'in müjdesi!..
-Ey Süheyb! İyi bil ki, ben sana nimetim, sen bana mihnetsin (sıkıntı veren). Sen bu nimete şükür, ben bu mihnete sabır için, gel, bu geceyi ibadet ve taatle geçirelim. Sen şükür ediciler, ben de sabır ediciler sevabına kavuşalım. Çünkü Resûlullah efendimiz; "Cennet'te yüksek çardak vardır. Burada yalnız şükür edenler ve sabır edenler bulunur" buyurdu, dedi.
Zifaf gecesi ikisi de Allahû teâlâya karşı ibâdet ve taatta bulundular...
Süheyb (radıyallahü anh), Mescide geldi. Cebrâil (aleyhisselam) geceki durumdan Resûlullah'ı haberdar etti. Cennet ve Cemâl-i ilahi ile müjde verdi. Resûlullah da;
-Ey Süheyb, geceki halini, sen mi anlatırsın, ben mi söyleyeyim? buyurunca Hz. Süheyb;
-Yâ Resûlallah siz söyleyiniz, dedi. Peygamber efendimiz;
-Siz Cennetliksiniz ve Allahü teâlâyı göreceksiniz, müjdesini verdi.
Süheyb sevincinden ve Allahü teâlâyı görmek ve O'na kavuşmak aşkından secdeye kapanarak şöyle dua etti:
-Ya Rabbi! Eğer beni mağfiret ettiysen, günahlara bulaşmadan ruhumu al!

Öyle bir aşk ki!..
Allahü teâlâ, onun bu duâsını kabul ederek, secdede ruhunu aldı. Eshâb-ı Kirâm bu duruma ağladı. Resûlullah,
-Size şimdi daha da şaşacağınız şeyi söyleyeyim mi? Hifâ Hatun da şu anda ruhunu Hakka teslim ettti, buyurdu.
Her ikisinin de namazını kılarak yan yana defnettiler. Başları ucuna iki tahta diktiler. Tahtanın birine;
"Bu Allahü teâlânın nimetine şükredenin kabridir" diğerine de;
"Bu Allahü teâlânın mihnetine sabredenin kabridir" diye yazdılar.
İşte, Eshâb-ı kirâm'ın Allahü teâlâya karşı aşkları ve Resûlullah'a karşı bağlılıkları bu kadar kuvvetliydi...

Farzları Ve Haramları Öğrenmek Farzdır

Vehbi Tülek

İlimsiz Zühd, Kirişsiz Yaya Benzer

Vehbi Tülek

Namazın Farz Olduğuna Inanmak Îmânın Şartıdır

Vehbi Tülek

İlim, Köleyi Sultânlar Meclisine Yükseltir!

Vehbi Tülek

Resûlullah'ın Huzûrunda Iman Eden Hristiyanlar

Vehbi Tülek