"beni Muhammed'in Rabbi Öldürdü!.."
"Onlar helâk olacaklar!.."
(Yâ Muhammed! Allahü teâlâ bunların şerrinden seni halâs eyledi. Yakında bunların her biri bir belâya müptelâ olarak helâk olacaklardır) dedi.
Bu beş müşrikten Âs bin Vâil bir gün merkebe binmişti, Mekke'nin dışında bir yerde merkebinden inince ayağına diken battı. Dikenin battığı yer şişti, ne kadar ilâç yaptılarsa da çare bulamadılar. Nihayet ayağı deve boynu gibi şişip "Muhammed'in Rabbi beni öldürdü" diye feryat ede ede öldü...
Esved bin Muttalib, Mekke'nin dışında bir ağaç altında otururken birdenbire gözleri kör oldu. Cebrâil aleyhisselâm da başını tutup altına oturduğu ağaca çarparak helâk etti...
Esved bin Abdi Yagves de Mekke'den çıkıp Bad-ı semûm denilen yere gitmişti. Burada iken yüzü ve gövdesi simsiyah oldu. Evine gelip kapısını çalınca çoluk çocuğu onu tanıyamadılar ve içeri almadılar. Kahrından başını evinin kapısına vura vura öldü...
Kötülerin kötülüğü, iyilerinse...
Hâris bin Kays da tuzlu balık yemişti. Öyle bir hararete tutuldu ki ne kadar su içtiyse kanmadı. Su içe içe çatlayıp öldü...
Velid bin Mugire'nin ise baldırına bir silah dükkânının önünden geçerken ok parçası battı. Baldırı yara olup, çok kan kaybetti ve "Muhammed'in Rabbi beni öldürdü" diye feryat ederek öldü...
O mu? O güzeller güzeli, bütün bunlara rağmen tebliğine devam etti... İşte netice ortada... Kötülerin kötülüğü anlatılıyor, iyilerin ise iyiliği...