Hadîs imâmları söz birliği ile bildiriyorlar ki: (Bir namâzı, vaktinde amden [bile bile, kasten] kılmayan, yani namâz vakti geçerken, namâz kılmadığı için üzülmeyen, kâfir olur.) Veyâ ölürken îmânsız gider. Ya, namâzı hâtırına bile getirmeyenler, namâzı vazîfe tanımayanlar ne olur?
Ehl-i sünnet âlimleri, söz birliği ile buyurdular ki: İbâdetler îmândan parça değildir. Yalnız, namâzda söz birliği olmadı... O hâlde, bir namâzını kaçırma ve gevşek kılma! Seve seve kıl! Allahü teâlâ kıyâmet günü, bu âlimlerin ictihâdlarına göre cezâ verirse ne yaparsın?
Beş şeyi yapmayan, beş şeyden mahrûm olur: Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını göremez. Uşrunu vermeyenin tarlasında, kazancında bereket kalmaz. Sadaka vermeyenin vücûdunda sıhhat kalmaz. Duâ etmeyen arzûsuna kavuşamaz. Namâz vakti gelince, kılmak istemeyen, son nefeste Kelime-i şehâdet getiremez. Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Namâzı özürsüz kılmayan kimseye, Allahü teâlâ onbeş sıkıntı verir. Altısı dünyâda, üçü ölüm zamânında, üçü kabirde, üçü kabirden kalkarkendir... Dünyâda olan altı azap: Namâz kılmayanın ömründe bereket olmaz. Yüzünde, Allahü teâlânın sevdiği kimselerin güzelliği, sevimliliği kalmaz. Hiçbir iyiliğine sevap verilmez. Duâları kabul olmaz. Onu kimse sevmez. Müslümânların iyi duâlarının buna faydası olmaz... Ölürken çekeceği azaplar: Zelîl, kötü, çirkin can verir. Aç olarak ölür. Çok su içse de, susuzluk acısı ile ölür... Kabirde çekeceği acılar: Kabir onu sıkar. Kemikleri birbirine geçer. Kabri ateşle doldurulur. Gece gündüz onu yakar. Allahü teâlâ kabrine çok büyük yılan gönderir. Dünyâ yılanlarına benzemez. Her gün, her namâz vaktinde onu sokar. Bir an bırakmaz. Kıyâmette çekeceği azaplar: Cehenneme sürükleyen azap melekleri yanından ayrılmaz. Allahü teâlâ, onu kızgın olarak karşılar. Hesâbı çok çetin olup, Cehenneme atılır.”