Bir Garip Çocuk Ve Tâvûs Bin Keysân
"DİL, YIRTICI BİR HAYVANDIR!""Dilim bir yırtıcı hayvandır ki, onu bırakırsam beni hemen helâk eder."
"Müslümanda ümid ve korku aynı olmalıdır. Eğer tartılırsa eşit gelmelidir."
Hazret-i Tâvûs, Mekhûl'e gönderdiği bir nasihat mektubunda; "Selâmün aleyküm, kardeşim Mekhûl, sakın yaptığın ibâdetlerin çokluğu sebebiyle, kendini Allahü teâlânın yanında büyük bir makam sâhibi sanmayasın. Çünkü, kendisini bu zanna kaptıranların hepsi ahirete eli boş gittiler. Eğer, yaptığım ibâdetlerin çokluğunu insanlar görsün, beni öğsünler diye düşünüyorsan, insanlar seni öğerler ve maksadın hâsıl olur. Fakat âhirete sen de eli boş dönersin" diye yazdı.
Bir hac yolculuğunu şöyle anlatır: Hacca gitmiştim. Yanımda bir de çocuk vardı. Binecek bir hayvanı ve yiyecek bir şeyi olmayan bir garipti. "Ey çocuk, senin yiyeceğin var mı?" dedim. Çocuk; "En iyi yiyecek takvâdır. Kerimlerin evine giderken yiyecek götürmek uygun değildir" dedi. İhram kuşandığımızda hepimiz "Lebbeyk" dediğimiz halde, çocuk söylemiyordu. "Niçin söylemiyorsun" dedim. "Red cevâbını duymamak için" dedi. Bu söz üzerine çok ağladım ve dedim ki: "Bu çocuk red olunmaktan korkarsa, biz red olunur, kabûl edilmezsek hâlimiz nice olur?"
Mina'ya kurban kesmek için geldik. Kurbanlarımızı kestik, fakat çocuk kesmedi. O, "Ey benim Allahım! Herkes kurbanlarını kesiyor. Benim kurban kesecek hiçbir malım yok. Ancak, bu küçük vücûdumu senin rızân için kurban etmek istiyorum, lütfen kabûl buyurur musun Allahım?" diyerek ağlıyordu.
"SANA KAVUŞMAK İSTERİM..."
Şiir:
"Canım kurbân ederek, sana kavuşmak isterim./Bir can için söz etmeğe senden hayâ ederim./Bir değil yüz canımı sana fedâ ederim./Allahım rızân için, canımı terk ederim."
Çocuk, Kelime-i şehâdet getirerek canını, cânâna teslim etti. Annesi hâdiseyi öğrenince, çok üzülüp ağladı. Bir ses duydu: "Ey Hâtun! Senin çocuğun, benim rızâma kavuşmak için canını fedâ etmek istedi. Kabûl ettim. Eğer istersen seninkini de kabûl ederim" diyordu..