Bir Gönül Sultanı Abdülehad Nuri
"Size âlemin kutbu diyorlar!"Çok kerameti görülen Abdülehad Nuri hazretleri bir gün Süleymaniye Camii'nde vaaz ederken kürsüye küçük bir kâğıt konulur. Âdeti olduğu üzere vaazdan sonra okurlar. Kâğıtta "Size âlemin kutbu Gavs-ı Azam diyorlar. Eğer kutub iseniz beni burada hemen helak edin" diye yazmaktadır.
Bunun üzerine Abdülehad Nuri hazretleri "Taassup kişiyi ne makama götürürmüş. Sübhanallah! Biz bir aciz hakiriz. Halk bizi kutub olarak biliyor. Hak teala onları tasdik etsin. Lakin kutub olanlar 'ya, tabii' deyip kadir olduğu şeyi yapar mı sanırsınız? Kutublara cefa edildikçe onlar af ile muamele ederler. O mertebelere de bu vesile ile erişirler. Lakin evliyaullah kabzası yerde kılıç gibidir. Bir adam o kılıca vurursa kabahat kılıcın mıdır, vuranın mıdır?" der.
Abdülehad Nuri hazretleri dışarı çıkarken biri ağlayarak yanına gelir ve "Aman sultanım, hatamı anladım affımı rica ederim" derse de, Abdülehad Nuri hazretleri "Cenab-ı Hak, kurtulmuşların imanı ile ruhu teslim ettirsin" der ve adam o anda vefat eder...
"Bizim halimizi sen bilirsin!"
Bu mübarek zat, 1651 yılı Muharremi'nin sonlarına doğru hastalanır... Valide Sultan, IV. Mehmed, Vezir-i azam ve Şeyhülislamın gönderdikleri hekimleri kabul etmeyen bu gönül sultanı, "Lokman-ı Zaman" olarak bilinen Kazganizade Süleyman Ağa'nın ısrarını kıramayarak kabul eder ve der ki:
"Süleyman Ağa, bizim halimizi sen bilirsin, biz davet olunduk bizi bekliyorlar, Rabbil âlemini tercih ettik..."
Hastalığının yedinci günü abdest alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra, cuma günü ikindi vakti sonrası ruhunu teslim etti...