Bitmek Tükenmek Bilmeyen Hazîne!
Bana hocam Ebü'r-Rebi bir gün şöyle dedi: "Sana bitmek tükenmek bilmeyen bir hazine öğreteyim mi?" Ben de; "Evet" deyince, Ebü'r-Rebi bana; "Şu duâyı devamlı oku" dedi. Okumamı istediği duâ şöyle idi:
"Yâ Allah, yâ Vâhid, yâ Mûcid, yâ Cevâd, yâ Bâsit, yâ Kerim, yâ Vehhâb, yâ Ze't-Tavl, yâ Gani, yâ Mugni, yâ Fettâh, yâ Razzâk, yâ Alim, yâ Hayy, yâ Kayyûm, yâ Rahmân, yâ Rahim, yâ Bediassemâvâti vel-ard, yâ Ze'l-celâli vel ikrâm... Yâ Hannân, yâ Mennân infehni minke bi nafhat-i hayrin tugnini bihâ ammen sivâk... in testeftihü fekad câekümü'l-feth... İnnâ fetehnâleke fethan mübinâ... Nasrun minellahi ve fethun karib... Allahümme yâ Gani, yâ Hamid, yâ Mubdi, yâ Muid, yâ Vedûd, yâ ze'l-arşil-Mecid, yâ Fe'âlen limâ yürid, ikfini bihelâlike an harâmike ve agnini bi fadlike ammen sivâke ihfazni bimâ hafizte bihizzikr... Vensurni bimâ nasarte bihirrusül... İnneke alâ külli şey'in kadir..."
Sonra bana şöyle dedi: "Her kim bu duâyı namazlardan özellikle cumâ namazından sonra okursa, Allahü teâlâ onu her türlü kötülükten muhâfaza eder. Düşmanlarına karşı muzaffer kılar, ona ummadığı yerlerden rızıklar verir, geçimini kolaylaştırır. Borcu dağlar kadar büyük ve kabarık olsa dahi, Allahü teâlânın lütfu keremi ve inâyeti ile öder."
Kendisi şöyle anlatır:
Bir gün Abdullah el-Muâviri'ye gittim. Bana; "Ey şerif! Başın darda kaldığı zaman, yapacak olduğun bir duâ öğreteyim mi?" diye sordu. Ben de; "Evet" dedim. Bunun üzerine şu duâyı öğretti:
"Yâ Vâhid, yâ Ehad, yâ Vâcid, yâ Cevâd, İnfehnâ minke bi nefhati hayrin inneke alâ külli şey'in kadir..."
Abdullah el-Muâviri bu duâyı bana öğretmek için okuduktan sonra başım hiç darda kalmadı, rızkım çoğaldı.