Biz Ona Şeytanı Musallat Ederiz

Biz Ona Şeytanı Musallat Ederiz
Emir Sultan vefât etmeden önce, talebeleri ve sevenleri kendinden sonra irşâd vazifesi için bir kimseyi vazifelendirilmesini istediler. O da; "Vefât ettiğimde, filân kimseye gidin. O kimi gösterirse, o irşâd makamına geçsin" dedi. Emir Sultan vefât edince, bu zâtın yanına gittiler. Durumu bildirdiler. Bu zât; "Arş-ı a'lâya bakınız" dedi. O kimsenin kerâmetiyle, Arş'ta Seyyid Emir Buhâri'yi oturuyor gördüler. Yanında da Hasan Hoca oturuyordu. Bu işâretten Emir Sultan'ın yerine Hasan Hoca'nın irşâd makamına geçeceğini anladılar. Hasan Hoca, böylece Emir Sultan'dan sonra halife olarak irşâd makamına geçti.
Bu mübarek zat, bir sohbetinde, zikir hakkında şunları buyurdu:
Allahü teâlâdan başka her şey karanlıktır. Bütün nûrlar, Allahü teâlâdadır. O'nu anıp hatırlamak, O'nun lütfettiği nûrlar ile kalbin aydınlanmasına, nurlanmasına, beşeri karanlıkların kalpten ve rûhtan gitmesine vesile olur. Allahü teâlâ, zikrin faydalarını beyân buyurduğu gibi, zikirden yüz çevirmenin zararlarını da Kur'ân-ı kerimde meâlen şöyle beyân buyurmuştur: "Her kim, Rahmân'ın zikrinden uzak kalırsa, biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu ona arkadaştır." (Zuhruf-36) Şöyle ki, şehvet, gadab, vehm, hayâl gibi şeylerin hepsi, insanı cismâni ve maddi şeylerle meşgûl olmaya davet eder. Allahü teâlâ ile meşgûl olmak, O'nu anıp hatırlamak, böyle maddi şeylerle meşgûl olmanın zıddıdır. Bir şey iki zıt şeyden birine yakın olursa, diğerinden uzaklaşır, işte cismâni şeylere yakın olmak, rûhani şeylerden uzaklaşmaya vesile olur. Allahü teâlâyı zikretmek, pek şerefli bir iştir. Çünkü Allahü teâlâ, kulluk makamında meleklerin derecelerini beyân buyururken, onları zikretmeleri sebebiyle medheyledi ve Kur'ân-ı kerimde meâlen; (Eğer Allaha ibâdet etmekten çekinir kibirlenirlerse, bilsinler ki, Rabbinin katında bulunan melekler hiç usanmayarak, gece ve gündüz O'nu tesbih ederler) buyuruyor. (Fussilet-38).
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Allahü teâlânın şöyle buyurduğunu bildirdi: "Ben kulumun, beni zannına göreyim. Kulum beni anınca, ben onunla beraber olurum. Eğer kulum beni nefsinde anarsa, ben de onu zâtımda anarım. Eğer beni bir cemâat içerisinde anarsa, ben de onu ondan daha hayırlı bir cemâat (melekler) arasında anarım."

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek

İmândan Güzel Bir Nîmet Yoktur

Vehbi Tülek