İbrahim Paşa, mektubu getirene şunları söyledi:-Sultan Süleyman Han bu kaleyi fetheylediğinde buranın müdafaasını paşalara değil askerlere emanet etmişti. Şimdi de asker konuşsun...dedikten sonra askerleri topladı ve mektubu getiren elçiyi onların yanına götürdü. İbrahim Paşa, mektubu askere de okuyup düşüncelerini elçiye söylemelrini istedi. Asker arasından birkaç kişi ileri çıkarak:-Padişahımız bizleri bu kaleyi düşmana teslim etmek için değil, düşmana karşı korumak için gönderdi. arak Yâver-i Sultâni yaptı. 1 Haziran 1863'de de Sadrazamlığa getir di. Bu suretle iki rütbeyi birden üzerinde bulunduran Fuad Paşa, devrin en üst rütbesine çıkmış oldu.Ne var ki, o devirdeki aydınların çoğu gibi Fuad Paşa da Avrupai düşünceye sahipti ve o zamanın modasına uyarak o da mason olmuş tu. Bunun neticesinde Osmanlı Devleti daha çok batıya yaklaştırıldı, fakat batının teknolojisi yerine örf ve âdetleri alındığı için bu durum çöküşü hızlandırmaktan başka bir netice vermedi.