Buhâra Velilerinden Hâce Hamîdüddîn
"BELKİ SEN O'NDAN UZAKSIN!""Cennet ve Cehennem'in ne oldukları sorulduğunda; "Cennet ve Cehennem, senin amellerindir. Bugünkü amelinden, yarın sana şekiller verilecek. İyi ameller etmişsen, onlara uygun iyi sûretler önüne getirecekler" cevâbını verdi.
"Mülkün sâhibi nerededir ki, kalb yüzünü O'na çevirelim?" denildiğinde; "Nerede değildir ki? "Nereye yönelirseniz, Allah'adır" âyet-i kerimedir. Dünyâ ve âhiret nasibinden vazgeçip mert olmak ve nefsin lezzetlerini terk etmek lazımdır ki, nerede bulunursa, O'nunla olsun. Nereye giderse, O'nunla gitsin. Ne söylerse O'nunla söylesin, ne ararsa O'nunla arasın. Sakın, O'nun senden uzak olduğunu sanma! Belki sen O'ndan uzaksın. Sen, sensiz sende yok olursan, başkasına açılmayan kapı sana açılır ve sana, seninle maksad gösterilir" buyurdu.
Peygamber efendimiz; "Ölüm keffârettir" buyurdu. Ölüm günahlara keffâret olunca, âhiret rüsvâlığının mânâsı nedir? diye sorulduğunda; "Günah vardır, ölümle affedilir. Günah vardır, kabirde kalmakla affedilir. Günah vardır, kabir azâbı ile affolur. Günah vardır, Cehennem ateşini görmedikçe ve Cehennem ateşi onu yakmadıkça hiçbir şeyle affolmaz. Buradan o kadar nûr götürmelidir ki, bu nûr, Cehennem ateşini söndürsün ve; "Geç ey mümin, nûrun ateşimi söndürüyor" desin, cevâbını verdi.
"BİZDEN GÖNÜL İSTİYORLAR!.."
Talebesi Seyfeddin Menâri şöyle anlatır: "Hocam Hamidüddin vefât ederken yanında bulundum. Büyük bir ızdırap içinde idi. Ona; "Çektiğiniz bu acı ve ızdırap nedir?" dedim. Bunun üzerine; "Bizden gönül istiyorlar. Yâni selim kalb istiyorlar. Bizde ise ondan eser yok. Izdırâbım bundandır" dedi ve biraz sonra da son nefesini verdi."