Buhârâlı Velî Ârif-i Dikgerânî
"Âhirete göçmek üzereyiz!"Ârif-i Dikgerâni, ömrünün son günlerinde, hac dönüşünde Merv'de kalan ve insanları irşâd edip, doğru yolu gösteren Şâh-ı Nakşibend Behâeddin Buhâri hazretlerine haberci göndererek; "Çabucak yetişiniz. Âhirete göç etmemiz yakınlaştı. Size vasiyetlerim var" buyurdu.
Şâh-ı Nakşibend hazretleri haberi alır almaz, Merv'den süratle ayrılıp Buhârâ yollarına düştü. Dikgerân köyüne geldiğinde, Ârif-i Dikgerâni'nin yanında yakınlarından ve talebelerinden bir topluluk bulunuyordu. Mevlânâ Ârif, Şâh-ı Nakşibend hazretlerini saygıyla karşıladı. Yanındaki topluluğa kendilerini baş başa bırakmalarını istedi ve; "Hace Behâeddin ile aramızda bir sır var. Bu sırrı görüşmek için ikimiz tenhâ bir yere gideceğiz, yoksa siz buradan çekilmeği tercih eder misiniz?" buyurdu.
Topluluk uzaklaşınca, Şâh-ı Nakşibend Buhâri hazretlerine dönerekşöyle buyurdu:
"İşte vakit sona erişti!"
"Aramızda mânâda büyük birlik ve berâberlik hâsıl oldu. Şimdi de bu birlik ve berâberlik üzereyiz. İşte vakit sona erişti. Kendi yakınlarıma ve sizinkilere nazar ettim. Bu tarikatte ehliyeti ve yokluk sıfatını en ziyâde Hâce Muhammed Pârisâ'da buldum. Tarikatte elime geçen her lütfu ihsânı ve mânâyı ona havâle ettim. Yakınlarıma ona bağlanmalarını emrettim. Sizin de bu hususta yardımınızı esirgemeyeceğinizden emin olmak isterim. Zâten Muhammed Pârisâ sizin de bağlılarınızdandır. Şimdi sizden isteğim; kendi elinizle su kaplarını yıkayın, iki diziniz üzerine oturup elinizle ateş yakın ve suyumu ısıtın. Techiz ve tekfin için lâzım olan şeyleri yerine getirin. Vefâtımdan üç gün sonra da yerinize dönün!"
Yakınları ve talebeleriyle görüşüp helâlleştikten sonra Dikgerân'da vefât eden Ârif-i Dikgerâni hazretlerinin cenâzesini Şâh-ı Nakşibend Buhâri yıkadı ve namazını kıldırdı. Onu defnettikten sonra tekrar Merv'e döndü.