Her Peygamber, kendi zamanında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden, her bakımdan üstündür. Muhammed Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ise, her zamanda, her memlekette, yâni dünya yaratıldığı günden, kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek, bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür...
Kıyâmet günü kabirden en önce o kalkacaktır. En önce, o şefaat edecektir. En önce, onun şefaati kabûl olacaktır. Cennet kapısını önce o çalacaktır. Kapı, ona hemen açılacaktır. (Livâ-i hamd) denilen bayrak, onun elinde bulunacaktır. Hazreti Âdem ve onun zamanından kıyâmete kadar gelen her mümin, bu bayrak altında bulunacaktır.
Bir hadis-i şerifte, (Kıyâmet günü, önce gelenlerin ve sonra gelenlerin seyyidiyim. Hakîkati bildiriyorum, övünmüyorum) buyurdu. Bir hadis-i şerifte, (Allahü teâlânın habîbiyim, sevgilisiyim. Peygamberlerin reîsiyim. Övünmek için söylemiyorum.) Bir hadis-i şerifte de;
(Peygamberlerin sonuncusuyum, övünmüyorum. Ben Abdullahın oğlu Muhammedim. Allahü teâlâ insanları yarattı. Beni insanların en iyisinde yarattı. Allahü teâlâ, insanları fırkalara [kavimlere, ırklara] ayırdı. Beni, en iyisinde bulundurdu. Sonra bu en iyi fırkayı kabîlelere [cemaatlere] ayırdı. Beni en iyisinde bulundurdu. Sonra, bu cemaati evlere ayırdı. Beni, en iyi evden [yâni âileden] dünyaya getirdi. İnsanların en iyisiyim. En iyi âiledenim. Kıyâmette, herkes sustuğu zaman, ben söyleyeceğim. Kimsenin kımıldayamadığı vakitte, onlara şefaat ediciyim. Kimsede ümit kalmadığı bir zamanda, onlara müjde vericiyim. O gün her iyilik, her türlü yardım, her kapının anahtarı bendedir. Livâ-i hamd benim elimdedir. İnsanların en hayırlısı, en cömerdi, en iyisiyim. O gün emrimde binlerce hizmetçi vardır. Kıyâmet günü, Peygamberlerin imamı, hatîbi ve hepsine şefaat edici benim. Bunları övünmek için söylemiyorum). [Hakîkati bildiriyorum. Hakîkati bildirmek vazîfemdir. Bunları söylemezsem, vazîfemi yapmamış olurum]) buyurdu.
O olmasaydı, Allahü teâlâ, hiçbir şeyi yaratmazdı. Rab olduğu, mâbut olduğu meydana çıkmazdı.