Büyük Mutasavvıf Abdullah Ayderûs
ÇOK CÖMERT BİR ZAT İDİAbdullah Ayderûs, cömert, ikrâm sâhibi bir zat idi. Bütün malını, mülkünü Müslümanlara tahsis ederdi. Herkese durumuna göre muâmele eder ve herkesin seviyesine inerdi. Konuştuğu kimse onun en çok kendisini sevdiğine inanırdı. Sohbetlerinde devlet ileri gelenleri bulunurdu.
Bu mübarek zat, İmâm-ı Gazâli hazretlerinin İhyâu Ulûmiddin kitabını çok okurdu. Neredeyse ezberlemişti. Bunu talebelerine de tavsiye ederek; "Bizim için kitap ve sünnetin dışında bir yol, bir usûl yoktur. Bu yolu da musanniflerin efendisi, müctehidlerin sonuncusu, Hüccet-ül-İslâm İmâm-ı Gazâli, İhyâu Ulûmiddin adlı eserinde açıklamşıtır. Bu eser, Kitab (Kur'ân-ı kerim), Sünnet (hadis-i şerifler), tarikat ve hakikatin açıklamasından ibârettir" buyururdu...
"ARTIK BU DİYÂRA DÖNMEYİZ!"
Abdullah Ayderûs hazretleri, vefâtı yaklaştığında talebelerine, sevdiklerine tavsiye ve nasihatte bulundu. Oğlu Ebû Bekr'i yerine vekil tâyin etti. Diğer çocuklarına; "Artık bu diyâra dönemeyiz" dedi. Hazırlık yaparak yolculuğa çıktı. Uğradığı her köyde halka nasihat etmek için bir müddet kalırdı. Şuhr denen şehre vardığında bütün halk onu karşılamak üzere yola çıktı. Burada bir ay kadar kaldı. Pazartesi ve perşembe günleri vaaz ve nasihatlerde bulunurdu. Sonra ayrıldı. Yolda rahatsızlandı. Yanındakilere, dostlardan, vatandan ayrı kalmak ile ilgili kaside okumalarını emretti. Yemen'in Terim şehrine vardığında 54 yaşında iken 1460 (H.865) yılında vefât etti. Zembil Kabristanına defnedildi...