Büyüklük, Allahü Teâlâya Mahsustur
Tâcüddin-i İskenderi hazretleri buyurdu ki:
"İki işten, nefsine ağır geleni yap! Çünkü, hak olan iş, nefse ağır gelir. Vâcibleri yapmakta gevşek davranıp, nâfile hayrâtı yapmaya çalışmak, nefsin isteklerine uymak alâmetlerindendir."
"Allahü teâlâ, her uzva vefâyı lâzım kıldı. Kalbin vefâsı; dünyâ ile meşgûl olmaması, hile ve hased yapmamasıdır. Dilin vefâsı; gıybet etmemesi, yalan söylememesi, lüzumsuz boş şeyler konuşmamasıdır. Âzâların vefâsı; günah olan yerlere gitmemesi, Müslüman kardeşine eziyet etmemesidir."
"Büyüklük, Allahü teâlâya mahsustur. İnsan, benliğini, küçüklük ve aşağılık toprağına gömmelidir. Çünkü gömülmeden bitenin, doğması ve büyümesi düşünülemez."
"Gönlünde günahlar ve dünyâ sevgisi olanın, kalbi nasıl parlar? Yahut, nefs-i emmârenin arzularına göre hareket eden, Allahü teâlânın rızâsını nasıl kazanır? Gaflet ve günahlardan temizlenmeden, Allahü teâlânın huzûruna girmeyi nasıl ister? Çirkin işlerinden tövbe etmeyen, ince sırları anlamayı nasıl umar?"
"Her fırsat ve boş zamanlarda amel yapıp tâat üzere olmak, seni, nefsin hilelerinden alıkoyar."
Talebelerinden biri hacca gitmişti. Kâbe-i muazzamayı tavâfı esnâsında, hocasıTâcüddin-i İskenderi'yi gördü. Ayrıca sa'y ederken, Arafât'ta vakfeye dururken yine hocasını gördü. Hac vazifesini bitirince, Mısır'a döndü, arkadaşlarına, hocalarının hac için Mekke-i mükerremeye gidip gitmediğini sordu. Onlar da, gitmediğini ve her gün kendilerine ders verdiğini söylediler. Hocasının huzûruna varınca, hocası; "Bu seferinde kimleri gördün?" deyince; "Efendim, zât-ı âlinizi gördüm" diye cevap verdi. Tâcüddin-i İskenderi hazretleri de; "Allahü teâlâ, sevdiği kullarına, istediği yere bir anda gitme kuvvetini ihsân etmiştir" buyurdu.