Sevdiği ve güvendiği Fevzi Efendiye durumunu arz edip, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi'nin ahvâlini anlatmasını istedi. O da bildiği kadar anlattı. O güne kadar tasavvuf ehlinin sohbetlerine katılmamış olan Sâkıb Dede'de tasavvufa karşı bir sevgi ve meyl hâsıl oldu. Gece rüyâsında şunları gördü: Çehrin Kalesinin semâsında bir kubbe vardı. Burada evliyâ zâtlar gömülüydü. O kubbeden Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi çıkıp, koltuğunda bulunan kopcayı Sâkıb Dede'ye eliyle işâret etti. Sâkıb Dede; "Peki efendim." deyip süratle yanına vardı. Elini öpüp, emirlerini, ne buyuracaklarını beklediği sırada o zât; "Ey genç! Ben seni kabûl ettim." dedikten sonra mevlevi elbisesi giydirdi ve; "Senin dünyevi bir işin yok." buyurdu. Ertesi gün rüyâsını Fevzi Efendiye anlattı. O da rüyâsını tâbir etti ve bundan sonra mevlevi olduğunu söyledi.