Celaleddin Bukinî
Ebû Mûs'el-eş'ari'den "radıyallahü anh" nakledilmiştir; Biz mescitte Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" hazretlerinin huzurunda oturmuştuk. Habibullahı vahiy ağırlığı kapladı. Bu, dört defa oldu. Sonra secdeye vardılar, nihayet mübarek başını kaldırıp buyurdular ki:
"Bana Cebrâil aleyhisselâm, evvelki gelişinde dedi ki: Allahü teâlâ sana selam söyledi ve buyurdu: Yâ Muhammed! Ümmetinin üçte birinin azap ve hesap görmeden Cennete girmesini mi istersin, yoksa bütün günahkârlarına şefaat etmeyi mi istersin! Cebrâil aleyhisselâm, benden yana işaret etti. Şefaati seçtim. Cebrâil aleyhisselâm gittikten sonra bunu size haber vermek istedim. Fakat yine geldi ve dedi ki: Muhakkak Rabbil'âlemin sana selam söyler ve buyurur ki: Ey Habibim! Ümmetinin yarısının hesapsız ve azapsız Cennete girmesini mi istersin. Yoksa ümmetinin bütün günahkârlarına şefaat etmeyi mi istersin? Ben şefaati seçtim ve bunu size haber vermek istedim... O sırada yine geldi ve dedi ki: Muhakkak Rabbin selam söyledi ve buyurdu ki: Ey Habibim! Ümmetinin üçte ikisinin azap ve hesap olunmadan Cennete girmesini mi istersin, yoksa ümmetinin bütün günahkârlarına şefaat etmeyi mi istersin? Ben şefaati seçtim ve bunu size haber vermek istedim... O sırada yine geldi. Ve dedi ki:
Muhakkak Rabbin sana selam söyler ve buyurur ki: [Vedduhâ sûresi 5. ve Tâhâ sûresi 130. âyet-i kerimesinin bir kısmını okudu. Meâl-i şerifi] (Yâ Muhammed! Ümmetin bana ve sana iman etseler ve beş vakit namazı kılsalar, farzları eda etseler ve senin sünnetini yerine getirseler, sen razı oluncaya kadar şefaat etmene izin veririm.)
Resûlullah Efendimiz buyurur ki: (Bana kafi gelir, bana kafi gelir!) [Vedduhâ sûresi 5. âyet-i kerimesinde meâlen] (İleride [kıyamet günü] Rabbin sana şefaat makamı verecek ve sen hoşnut olacaksın) ve Tâhâ sûresi 130. âyet-i kerimesinde meâlen (... Tesbih et [namaz kıl] ki, Allahın rızasına eresin) buyuruldu.