Cemaat rahmettir. Yâni Müslümanların hak üzerinde birleşmeleri, Allahü teâlânın merhamet etmesine sebep olur. Tefrika [bölünmek] ise azaptır. Yâni, Müslümanların topluluğundan ayrılmak, Allahü teâlânın azap yapmasına sebep olur. Demek ki, her Müslümanın doğru yolda olanlara katılması lâzımdır. Îmanı doğru olanlar az olsa dahî, bunlara katılmalı, bunlar gibi inanmalıdır. Doğru yol, Eshâb-ı kirâmın yoludur. Bu yolda olanlara, (Ehl-i sünnet vel-cemaat) denir. Eshâb-ı kirâmdan sonra, ortaya çıkan bâtıl, bozuk kimselerin çok olması insanı şaşırtmamalıdır. (Ehl-i sünnet vel-cemaat) demek, Resûlullah efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâmın gittikleri doğru yolda bulunan âlimler demektir. (Sivâd-i a'zam), yâni İslâm âlimlerinin çoğu böyle idiler. Hak olan cemaat ve yetmişüç fırka içinde Cehennemden kurtulacağı bildirilmiş olan (Fırka-i nâciyye) bunlardır. Kur'ân-ı kerimde, (Parçalanmayınız!) buyuruldu. Bu âyet-i kerime, îtikatta, inanılacak bilgilerde parçalanmayınız demektir. Âlimlerin çoğu, meselâ Abdüllah ibni Mes'ûd, böyle olduğunu bildirmiştir. Yâni nefislerinize ve bozuk düşüncelerinize uyarak, doğru îmandan ayrılmayınız demektir. Bu âyet-i kerime, fıkıh bilgilerinde ayrılmayınız demek değildir. Âyet-i kerime, bozgunculuk olan ayrılmayı yasaklamaktadır. Bu ise, akâiddeki, inanılacak şeylerdeki ayrılıktır. Ahkâmda, amellerde olan ictihâd bilgilerindeki ayrılık böyle değildir. Çünkü bu ayrılık, hakları, farzları, amellerdeki, ibâdetlerdeki ince bilgileri ortaya koymuştur. Eshâb-ı kirâm da, günlük işleri açıklayan bilgilerde, birbirlerinden ayrılmışlardı. Fakat, îtikat bilgilerinde hiç ayrılıkları yoktu. Hadis-i şerifte, (Ümmetimin ayrılığı rahmettir) buyurdu. Dört mezhebin amel, iş bilgilerinde ayrılması böyledir.