Cennet Bâzı Kimseleri Iştiyakla Arzu Eder
Muzaffer bin Mühezzeb anlatır: "Bir gün Ba'kûbi hazretlerinin dergâhına giderek zulmü herkese dokunan birini şikâyet etmek istedim. Üç gün kadar o dergâhta kaldım. Ebü'l-Hasan hazretlerinin heybetinden dolayı bir türlü bu şikâyeti dile getirmeye kâdir olamadım. Dördüncü gün Ba'kûbi hazretleri bir bahçede talebeleri ile akşam namazını kıldılar. Namazdan sonra orada bir ok ve bir yay gördüler; "Yayı ve oku bana veriniz" buyurdu. Oradakiler ok ve yayı hemen verdiler. Ba'kûbi hazretleri oku yaya yerleştirip bana doğru döndüler ve; "Atayım mı?" buyurdular. Ben de; "Siz bilirsiniz" dedim. O, bu cevâbımdan sonra oku attı. Ok bir ağacın dibine saplandı. O zaman Ba'kûbi hazretleri; "Ey Muzaffer! Doğrusu istediğine kavuştun. O zâlim cezâsını gördü" buyurdu. Ben buna hayret edip; "Allahü ekber" diye tekbir getirdim. Oradakiler de tekbir söylediler. O gecenin sabahı olduğunda bana; "O zâlim kişi akşam namazı sonrasında evinin damında yatarken nereden geldiği bilinmeyen bir ok ile öldü" haberi bildirildi...
Bir gün Ba'kûbi hazretlerine Kur'ân-ı kerimde; "Zulmedenlere meyletmeyin. Size ateş dokunur (Cehennem'de yanarsınız)." (Hûd sûresi: 113) meâlindeki âyet-i kerime okundu ve; "Buradaki meyletmeye, nefse meyletme de girer mi?" diye soruldu. O; "Evet, zulüm de nefsin sıfatlarındandır" buyurdu.
Ba'kûbi hazretleri bir gün Cennet'ten anlattı; "Cennet bâzı kimselere iştiyâk duyar, arzu eder. Tıpkı onların Cennet'i arzu ettikleri gibi. Bunlar imân sâhibi sâlih kimselerdir. Bir kısım insanlar daha vardır ki Cennet onları arzu etmez ama onlar Cennet'i isterler. Bunlar ise âsi günahkâr müminlerdir. Bir başka grup insan daha vardır ki, Cennet bunları arzu eder. Ama bunların arzuları Cennet değildir. İşte bunlar hâl sâhibi velilerdir. Bunların dışında birtakım insanlar vardır ki, Cennet bunları kesinlikle istemez, onlar da Cennet'i istemezler. Bunlar da kıyâmet gününü ve sonrasını inkâr eden küfür ehlidir.