Cennet Nimetlerine Kavuşmak Için
En büyük saadet, iki cihânın en üstün insanı olan Resûlullah efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) tâbi olmaktır. Cehennem azâbından kurtulmak için, Allahü teâlânın seçtiği, sevdiği insanların reisine uymak lâzımdır. Cennet nimetlerine kavuşmak, Ona tâbi olanlara mahsustur. Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için, Ona tâbi olmak şarttır. Ona uymayanların, meselâ, namaz kılmayanların tövbeleri, zühdleri, tevekkülleri ve duâları kabul olmaz. Onun yolunda olmayanların zikirleri, fikirleri, şevkleri ve zevkleri kıymetsizdir. Peygamberler, Onun hayat veren deryasından bir kadehe kavuşmakla, o derecelere yükselmişlerdir. Evliyâ, Onun sonsuz bahrinden bir yudum içmekle murâdlarına ermişlerdir. Yeryüzündeki melekler, Onun hizmetçileri, göklerdekiler, âşıklarıdır. Her şey, Onun şerefine yaratılmış, bütün varlıklar, Onun mübârek ruhundan feyiz almışlardır. Allahü teâlânın varlığını O açıklamış, her şeyin yaratanı, Onun rızasını almak istemiştir. Ona ve Onun Âline ve Eshâbına bizden duâlar olsun. O yüce Peygamber, hepimizden râzı olsun! Bütün gücünüzle Ona tâbi olmaya çalışınız! Bu devlete, bu nimete mâni olan her şeyden kaçınız! Ona tâbi olana inanmanın, Onu sevmenin, felaketlerden kurtarıcı çok kıymetli ilaç olduğunu biliniz!
Biliniz ki, saadete kavuşmak için, bir veliye mânevi bağ ile bağlanmak lâzımdır. Bu da, onun, Allahü teâlânın sevgili kulu olduğuna inanmak ve onu sevmektir. Allahü teâlânın nimetlerini, ihsânlarını düşünerek, Onu sevene mümin ve Müslüman denir. Onu sevmesini kazanmak için, şeriate uyana ve bir mürşidi sevene sâlih denir. Allahın sevmesini kazanmış olana veli denir. Başkalarının da kazanması için çalışan veliye mürşid denir.
Veliye mânevi bağ yâni muhabbet çok olunca, Resûlullahın mübârek kalbinden çıkıp velinin kalbinden gelen feyzlerden, bereketlerden almak da çok olur. Veliyi görür, sesini işitirse ve O da, teveccüh ederse, yâni feyiz vermek isterse, daha çok feyiz alır. Fakat, herkese istidâdı, kâbiliyeti kadar feyiz gelir. Kâbiliyet, şeriate uymakla artar.