Baba Saltuk hazretlerinin bulunduğu şehirden; mevcudu binden az bir grup, düşmanla muhârebe etmek üzere yola çıkmışlardı. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Baba Saltuk hazretleri, bulunduğu yerde ayağa kalkıp, muhârebe eder gibi hareketlerde bulundu. Vücûdundan kanlar aktı. Yanında bulunanlar kanları sildiler. Üç saat böyle devâm etti. Sonra oturup, sükûn buldu. Yanındakiler, bunun sebebini sordular. "Birkaç gün önce buradan ayrılanların karşısına, büyük bir düşman kuvveti çıktı. Sayıları üç bine yaklaşıyordu. Müslümanların zayıf olduğunu anlayınca, Allahü teâlânın izni ile onlara katıldım. Düşmana karşı ben de harb ettim. Müslümanlardan üç kişi şehîd oldu. Onlardan ilk grup, yedi gün sonra buraya gelecekler" dedi. Bunun üzerine yanında bulunanlar, o günün târihini attılar...
Yedi gün sonra, ilk grup gelmeye başladı. Gelenler, evlerine gitmeden önce Baba Saltuk hazretlerinin zâviyesine geldiler ve Baba Saltuk hazretlerinin önünde boyunlarını büktüler; "Uzun zamandan beri senin büyüklüğünü, senin kıymetini bilemedik. Ey Allah'ın velîsi! Biz bin kişiden azdık. Üç bin civârında kâfir karşımıza çıktı. Tam, mağlûb olup helâk olacağımız sırada sen yetiştin. Bizim ile berâber harb ettin. Biz seni görüyorduk. Onları, Allahü teâlânın izni ile üzerimizden defettin. Sağ sâlim onlardan kurtulduk" dediler... On gün sonra geride kalanlar da geldi. Onlar da aynı şekilde anlattılar...
Talebelerinden biri anlatır:
Bir akşam hatırımdan; "Bir balık olsaydı da yeseydik" diye geçirdim. Sabahleyin Baba Saltuk hazretleri, bize; "Kalkınız, balık arzu ettik" dedi. Berâberce denize gittik, oraya varınca; "Ey su! Geriye dön!" dedi. Su, bir ok atımı mesâfe kadar geriye çekildi ve durdu. Denizin çekildiği yerde çok balık vardı. Yanımda bulunanlarla, ihtiyâcımız kadar onlardan aldık. İşimiz bitince tekrar; "Ey su! Yerine dön!" dedi. Su yerine döndü. Bu sırada Baba Saltuk hazretleri bana bakıp; "Ey falanca! Fakirler için böyle şeyler kolaydır" deyince; "Efendim! Allahü teâlâdan af ve magfiret dilerim" dedim...