Çocukların Hâmisi Alâeddîn Âbizî
Mekke-i mükerremeye gittiAlâeddin Âbizi hazretleri, Mekke-i mükerremeye gitti ve zamânın önde gelen velilerinden Abdülkebir-i Yemeni ile görüşüp sohbet etti. Bir gün Abdülkebir-i Yemeni ona; "Zulüm nedir?" diye sorunca; "Bir şeyi lâyık olduğu yerden başka bir yerde kullanmaktır" cevâbını verdi. "Peki zikir nedir?" diye sorunca da; "La ilâhe illallah Kelime-i tevhidini söylemektir" dedi.
Alâeddin Âbizi, Abdülkebir-i Yemeni'nin yanında bir müddet kaldıktan sonra, hocası Sa'deddin-i Kaşgâri'nin yanına döndü. Onun sohbetlerinde bulundu. İyice olgunlaştı. Onun vefâtından sonra da, Mevlânâ Abdürrahmân Câmi hazretlerinin sohbetlerine devâm etti. Mevlânâ Câmi, bu kıymetli talebesini çok sever, onun yaratılışını; temiz, pâk bir toprağa benzetirdi.
Mevlânâ Alâeddin Âbizi hazretleri, sohbetlerinde kendinden bir şey söylemez, daha çok hocalarından ve diğer büyüklerden naklederek konuşurdu.
Bu mübarek zatın da pek çok hikmetli sözleri vardır. Buyurdu ki:
"Talebeye üç şey çok lâzımdır: Birincisi; her an abdestli bulunmak. İkincisi; bulunduğu hâli çok iyi korumak. Üçüncüsü de; yiyip içtiğinin helalden olmasına dikkat etmektir."
"Zahir ve bâtının safası..."
"Biz yoktuk, Allah vardı. Biz olmayacağız, O, olmakta daim... Şu anda da biz yokuz, O var..."
"Sizi mezarda takip etmeyecek olan her şeyle alâkanızı kesiniz!"
Alâeddin Âbizi hazretleri bir gün çevresindekilere ölümünün yaklaştığını bildirerek, yatağa düşmüş ve beş ay hasta yattıktan sonra "Allah var" demiş, arkasından var kuvvetiyle "Allah" diye bağırmış, daha sonra "Hayali rabbe değil, yâr olan Allah'a ibadet edin" diyerek ruhunu teslim etmiştir.