Dâima Azîz Olmak Istersen
"Her günah, dalgınlık ve şehvetin aslı, nefsini beğenmektir. Her tâat, uyanıklık ve iffetin esası, nefsini beğenmemektir."
"Kendinde bulunan gizli ayıpları araştırman, bilmediğin gâib şeyleri araştırmandan daha iyidir."
"Bazılarını, Allahü teâlâ hizmetinde bulundurur. Bazılarına kendi muhabbetini verir. Her ikisine de imdâd-ı ilâhi gelmiştir. Bunlar, Rabbinin ihsânıdır. İsrâ sûresi yirminci âyet-i kerimesinde meâlen; (Rabbinin ihsânı, hiç kimseden menedilmiş değildir) buyuruldu."
"Her sorulana cevap verenin, açıkça görülen her şeyi yorumlayanın, karşısındakilerin hâlini hesap etmeden her ilmi açıklayanın bu hareketleri, câhil olduğunu gösterir."
"Âhıret, mümin kullara mükâfat verme yeri olarak yapılmıştır. Çünkü bu dünyâ, onlara yapılacak ihsânlara müsait değildir. Çünkü mümin kulların değeri, mükâfatlarının fâni olan bir yerde verilmesinden üstündür!"
"Amelinin semeresini dünyâda görmek, âhırette makbul olmaya işârettir."
"Allahü teâlâ katındaki kadrini, değerini bilmek istersen, seni hangi işlerde bulundurduğuna dikkat et!"
"İhtiyâcı olmadığı hâlde bir kimseye tâati nasip eden Allahü teâlânın, bedene ve bâtına âit nimetlerde hiç eksiklik yapmayacağını bilmek lâzımdır."
"Âriflerin Allahü teâlâdan dileği, O'na hakiki kulluk yapabilmek ve Allahü teâlânın emirlerini yerine getirebilmektir."
"Dâima aziz olmak istersen, sakın geçici izzet ile gurûrlanma!"
"Âriflere sevinç hâli gelince, darlık, sıkıntı hâlinden daha çok korkarlar. Çünkü sevinç hâlinde, edebin hududunu gözetmek çok az mümkün olur."
"Sevinç hâlinden, nefs de haz alır. Çünkü sevinç ve neşe içinde olur. Sıkıntı hâlinden ise nefsin payı yoktur."
"Âlemin dışı güzel, içi ibrettir. Nefs, dışının güzelliğine, kalp, içinin ibretlerine bakar."
"Umduğu bir şeye kavuşmak, zararına olan bir şeyden kurtulmak için Allahü teâlâya ibâdet eden, yahut azâba düçâr olmamak için ibâdet yapan, Allahü teâlânın kemâl sıfatlarının hakkını vermemiş olur."
"İhtiyâcını sakın O'ndan başkasından isteme! Sana gelen, O'ndan gelir. O'ndan başkasından nasıl istenir ki? O'ndan başkası kendi ihtiyâcını gideremezken, kendisinden isteyenin ihtiyâcını nasıl görsün, istediğini versin?"