Dârendeli Ömer Rızâî Efendi
Kâfile çölde ilerliyordu ki...Ömer Rızâi Efendi, 1824 yılı olduğunda, o senenin Surre-i hümâyûn emini Veliyyüddin Paşa ile birlikte Mekke-i mükerremeye doğru yola çıktı. Üç yüz civârında olan hacı tâifesi dört kâfile hâlinde hareket ediyordu. Ömer Rızâi Efendinin kâfile başısı bedevi şeyhlerinden Şeyh Hasan nâmında birisi idi. Şeyh hazretlerine derin bir muhabbet ve saygı duyuyor ve itâatta kusur etmiyordu. Dört kâfile çölde ilerlerken bir dağ arasına geldiklerinde burada durmak hiç âdet olmadığı halde Şeyh hazretlerinin emri üzerine mola verdiler. O gece Hâfız Ali şiddetli bir hastalığa yakalandı. Şeyh hazretlerine; "Perişan bir haldeyim korkarım sizden ayrılacağım" dedi. Şeyh hazretleri ise; "Korkmayın siz sâlimen haccedip İstanbul'da evlâd-ı ıyâlinize kavuşursunuz. Lâkin benim kendimden ümidim yoktur. Gelin vasiyet edeyim" dedikten sonra, vefât ettiğinde kendisini çölde bırakmayıp Medine-i münevvereye götürmelerini istedi.
Nitekim tekrar yola koyulduklarından bir müddet sonra Şeyh hazretleri hastalandılar. Güçlükle yola devâm ediyorlardı. Yine bir konak yerinde Hâfız Ali Efendiye; "Bizim vaktimiz tamamdır. Heybedeki emânetleri al İstanbul'da evlatlarımdan kalan kimseye götür" diye ricâ etti. Sonra Şeyh Hasan'ı yanına çağırıp, mutâd üzere saat sekizde yola çıkmak gerekirken öğle sırası hareket etmesini söylediler. Şeyh Hasan bütün ısrarlara rağmen o sabah kâfileyi hareket ettirmedi. Hattâ kâfilenin biri kendisini dinlemeyip hareket etti.
Söz dinlemeyenlerin hâli!..
Şeyh Hasan birkaç saat sonra hareket emrini verdi. Bir müddet gittikten sonra Ömer Rızâi hazretlerinin; "Allah!" diyen sesi duyuldu ve Ömer Rızâi hazretleri, (1824 H.1240) yılında Hakk'ın rahmetine kavuştu. Az daha gittikten sonra Şeyhin hareketi tehir ettirmekteki gâyesi ortaya çıkmıştı. Söz dinlemeyip hareket eden hacı kâfilesi ise, eşkıyânın hücûmuna uğramış, içlerinden on bir kişi öldürülmüş ve hepsinin malları gasbedilmişti...