Dört Mezhebin Itikâdı Birbirinin Aynıdır
Yeni Müslümân olan kimsenin veyâ âkıl ve bâliğ olan Müslümân evlâdının, evvelâ (Kelime-i şehâdet) söylemesi ve bunun manasını öğrenip, inanması lâzımdır. Sonra, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri itikâd, yani imân edilmesi lâzım olan bilgileri öğrenip, bunlara inanması lâzımdır. Sonra Ehl-i sünnetin dört mezhebinden birinin kitaplarında yazılı olan fıkıh bilgilerini, yani İslâmın beş şartını ve helâl, harâm olan şeyleri öğrenmesi ve bunlara inanması ve uygun yaşaması lâzımdır. Bunları öğrenmek ve uymak lâzım olduğuna inanmayan, ehemmiyet vermeyen mürted olur. Yani kelime-i şehâdet getirerek Müslümân olduktan sonra, tekrar kâfir olur.
Dört mezhebin itikâdı birbirinin aynıdır. Dört mezhebden birinin imân ve fıkıh bilgilerine uyan bir Müslümâna Ehl-i sünnet veyâ Sünni denir. Dört mezhebden birinde olmayan kimsenin imânı bozulur. Yâ, bid'at sâhibi Müslümândır, yâhut mürted olur. Bunun her ikisi de tövbe etmeden ölürse, muhakkak Cehenneme girecektir. Bir iş yaparken, özrü hâsıl olup, bu işin kendi mezhebindeki şartlarından birine uyması güçleşen kimse, bu işi, dört mezhebden herhangi birindeki şartlarına uyarak yapar. Bu ikinci mezhebin, bu iş için olan şartlarının hepsine uyması lâzım olur. Bu şartlardan birine uyması zor olur, fakat kendi mezhebinde kolay olursa, bu işi yapması sahih olur. Kendi mezhebinde de zor olur ise, kendi mezhebindeki birinci şartı yapmaması câiz olur.
Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" vefâtında hayâtta bulunan binlerce Sahâbinin her biri müctehid idi. Dört mezhebden birini taklid etmekte zorluk hâsıl olduğu zamân, Eshâb-ı kirâmdan birinin ictihâdına uygun olan ibâdetimiz sahih olur. Tevbe sûresinin 102. âyet-i kerimesinde meâlen, (Muhâcirinin ve Ensârın önce olanları ve bunlara tâbi olanlar, Allahü teâlâdan râzıdır. Allahü teâlâ da onlardan râzıdır. Onlara Cennetleri hâzırladım. Burada sonsuz kalacaklardır) buyurulmuştur.
Eshâb-ı kirâmdan (rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecmain) herhangi birine tâbi olanın sonsuz saadete kavuşacağı bu âyet-i kerimeden de anlaşılmaktadır.