Mu'âz bin Cebel (radıyallahü anh) diyor ki: Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) elimden tuttu. Birkaç adım yürüdükten sonra, (Yâ Mu'âz! Takva üzere ol. Hep doğru söyle. Ahdine sâdık ol. Emânete hıyânet etme. Yetimlere merhamet et. Komşunun hakkını gözet. Kimseye kızma. Hep tatlı konuş. Her Müslümana selâm ver. İmâmın lâzım olduğunu bil. Kur'ân-ı kerimin yolu olan fıkıh bilgilerini öğren ve bu bilgilerden ayrılma. Her işinde âhireti düşün. Hesap gününe hazırlan. Dünyaya gönül bağlama. Hep güzel, faydalı işler yap! Hiçbir Müslümanı kötüleme. Yalancı şâhitlik yapma. Doğru sözü kabul eyle. İmâm-ı âdile isyân etme. Yeryüzünde fesat çıkarma. Her zaman Allahı zikret. Gizli günahlara gizli tevbe et. Âşikâr günahlara âşikâr tevbe et!) buyurdu.
Abdullah ibn-i Ömer (radıyallahü anh) diyor ki:
Bir kimse, Resûlullah efendimize sordu: Hizmetçimi kaç kere affedeyim dedi. Cevap vermedi. Tekrar sordu. (Her gün, yetmiş kere affet!) buyurdu.
Hadis-i şerifte, (Bir kimse, Allahü teâlâyı sevmezse ve Allahü teâlânın düşmanlarını düşman bilmezse, hakîkî îman etmiş olmaz. Müminleri Allah için sever ve kâfirleri düşman bilirse, Allahü teâlânın sevgisine kavuşur) buyuruldu. Bir hadis-i şerifte, (Bir kimse, Allahın dostlarını sever, düşmanlarını düşman bilirse ve Allah için verir ve Allah için vermezse, îmanı kâmil olur) ve (İsyân edenlere düşmanlık ederek, Allaha yaklaşınız!) buyuruldu. Bir hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, bir Peygambere vahyetti ki, 'Falan âbide söyle: Dünyada zühd ederek, nefsini rahata kavuşturdun ve kendini kıymetlendirdin. Benim için ne yaptın?' Âbid sordu: 'Yâ Rabbî! Senin için ne yapılır?' Allahü teâlâ buyurdu: 'Düşmanıma, benim için düşmanlık ettin mi ve sevdiğimi benim için sevdin mi?') buyuruldu.
Sevenin, sevgilinin sevdiklerini sevmesi ve sevmediklerini sevmemesi lâzımdır. Bu sevgi ve düşmanlık, insanın elinde değildir. Sevginin îcâbıdır. Burada, diğer işlerde lâzım olan irâdeye ve kesbe ihtiyaç yoktur. Kendiliğinden hâsıl olur. Dostun dostları, insana sevimli görünür. Düşmanları, çok çirkin görünür. Bir kimse, birisini seviyorum derse, onun düşmanlarından uzaklaşmadıkça, sözüne inanılmaz. Ona münâfık denir.