“Dünyâ sevgisi, bütün kötülüklerin başıdır.”
“İnsanlar haşrolunduklarında, kırk yıl gözleri semâya dikilmiş olarak dururlar. Kendilerine hiçbir kimse tek kelime söyleyemez. Bu esnada güneş başlarının ucunda kendilerini yakar ve iyi kötü herkes, ter deryası içinde kalır. Ter tâ boğazlarına çıkıncaya kadar hep bu hâlde kalırlar.”
“Ârefe gününün orucu, bin gün oruca (nafile oruca) eşittir.”
“Şabân ayının onbeşinci gecesi gelince, gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz.”
“Sana zulmedeni affet, sana gelmeyene git, sana kötülük edene sen iyilik et, aleyhine de olsa mutlaka doğru konuş.”
“Ümmetimin iyilerinden bir cemâat var ki, ilâhî rahmetin genişliğinden açıkta gülerler, azâbının korkusundan da gizli yerlerde ağlarlar. Bedenleri yerde, gönülleri göklerdedir. Rûhları dünyâda, akılları ise âhırettedir. Yürümeleri vakar iledir.”
“Dünyânın şerefi mal ile, âhıretin şerefi ameller iledir.”
“Her nasihat edenin yanında oturmayın; sizi beş şeyden beş şeye çağıranın yanında oturunuz: 1- Kibirden alçak gönüllülüğe, 2- Nefsin arzularından tâate, 3- Dünyâ sevgisinden zühde, 4- Şüpheden yakîne, 5- Riyadan ihlâsa çağıranların yanında bulunun.”
“Benim havzımın iki ucunun arası, Île ile Aden arasındaki mesafeden uzaktır. Suyu kardan beyaz, baldan tatlıdır. Bardakları yıldızların sayısından fazladır. Bir kimse kendi havzına başkalarının devesinin girmesine nasıl mâni olursa, ben de ümmetimden başkalarını havzımdan menederim.” [Île, Kızıldeniz'in kuzeyindedir. Aden ile arasındaki mesafe birbuçuk aylık yol olup, takriben 1620 km'dir.]
Eshâb-ı Kirâm, “Yâ Resûlallah! O gün bizi tanır mısınız?” diye sordular. “Evet tanırım. Çünkü, sizin abdest azalarınız nurlu olacak, başka hiçbir ümmette bu alâmet olmayacaktır” buyurdu.
“Şüphesiz Allahü tealâ, sırf kendisi için olanı kabûl eder.”
“Allahü teâlâ, gökleri ve yeri yaratmadan bin yıl önce, Tâhâ ve Yâsîn sûrelerini meleklere okudu. Yani manâlarını ilham etti. Melekler Kur’ân-ı kerîmi duyunca, bu Kur’ân-ı azîmüşşânın indirildiği ümmete müjdeler olsun. Veya Tûbâ ağacı onlar için olsun. Bu Kur’ân-ı hakimi yüklenen kalblere ve okuyan dillere de müjdeler olsun, dediler.”