Dünyanız, Sizi âhiretinizden Alıkoymasın

Dünyanız, Sizi âhiretinizden Alıkoymasın
"Sabır; kitap ve sünnetin hükmünden ayrılmayıp sabit olmaktır. Sabrın fazileti, sabredenlerin üstünlüğü, açıklamaya ihtiyaç göstermeyecek kadar meşhurdur. Allahü teâlâ, şu âyet-i kerimelerde meâlen buyurdu ki:
"Şüphe yok ki, Allahü teâlâ sabredenlerle beraberdir." (Bekâra-153)
"Ancak (vatanından hicrete, mihnete, ibâdetlerin meşakkatine) sabredenlerin ecirleri hesâbsızdır." (Zümer-10)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) buyurdu ki: "Bir gün Resûlullah efendimizle (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) beraber otururken, birden gülmeye başladı. 'Yâ Resûlallah! Sizi güldüren şey nedir?' diye sorulunca, şöyle buyurdu:
Ümmetimden iki kişi, Rabbimin huzûrunda dururlar. Bunlardan biri 'Yâ Rabbi! Bu kardeşimden benim hakkımı al!' der. Allahü teâlâ (diğer kimseye); 'Kardeşinin hakkını ver' buyurur. Oda, 'Yâ Rabbi! İyiliklerimden bir şey kalmadı' der. (Hakkını isteyen kimse) 'Yâ Rabbi! Benim günahlarımı yüklensin' der. Resûlullah efendimiz şöyle devam etti: 'Bu öyle büyük bir gündür ki, o günde insanlar, günahlarını yüklenecek kimseleri ararlar. Allahü teâlâ hakkını isteyen kimseye buyururki: 'Cennete bak!' O kimse, başını kaldırıp baktığında, çok kıymetli nimetleri görür ve 'Yâ Rabbi! Bu nimetler kimin içindir?' der. Allahü teâlâ; 'Bana semenini (ücretini) veren kimse içindir' buyurur. Kul, 'Yâ Rabbi! Buna kimin gücü yetebilir?' diye sorunca, Allahü teâlâ; 'Senin!' buyurur. Kul tekrar; 'Yâ Rabbi, neyim ile?' diye sorunca, Allahü teâlâ; 'Kardeşini affetmek sûretiyle' buyurur. Kul, 'Yâ Rabbi, ben onu affettim' der. O zaman Allahü teâlâ; 'Kardeşinin elinden tut ve onu Cennete götür' buyurur. Resûlullah efendimiz bundan sonra; 'Allahü teâlâdan korkun, aranızı düzeltin' buyurdu."
İbn-i Abbâs (radıyallahü anh) haber verdi. Resûlullah efendimiz bazı hutbelerinde buyurdu ki: "Dünyanız, sizi âhiretinizden alıkoymasın. Nefsinizin arzu ve istekleri sizi Rabbinize ibâdetten alıkoymasın. Yeminlerinizi, günahlarınıza vesile etmeyiniz. Hesaba çekilmeden önce, nefsinizi hesaba çekiniz. Azap olunmadan önce, hâllerinizi düzeltiniz. Sıkıntıya düşmeden önce, âhiret yolculuğu için azık hazırlayınız. Kıyâmet, adâletin yerine getirildiği, hakkın hak sahibine verildiği, dini vazifelerin sorulduğu yerdir."

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek