Ebû Avane Vasıtî

Eshâb-ı kirâmdan Huzeyfe diyor ki: Resûlullah efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) ileride hâsıl olacak fitnelerden sordum. Çünkü, bunların şerrine yakalanmaktan korkuyordum. Zararlı şeyden sakınmak, faydalı şeye kavuşmaktan daha mühimdir. Buradaki fitne, insanlar arasında karışıklık
demektir. Haram işlemenin yayılması da fitne ise de, bunu sormaya lüzum yoktur. Çünkü haramlar bellidir. (Yâ Resûlallah, biz, Müslüman olmadan önce kötü kimselerdik. Allahü teâlâ, Senin şerefli vücudun ile, İslâm nimetini, iyilikleri bizlere ihsân etti. Bu saadet günlerinden sonra, yine kötü zaman gelecek mi?) dedim. (Evet gelecek!) buyurdu. (Bu şerden sonra, hayırlı günler yine gelir mi?) dedim. Yine (Evet gelir. Fakat, o zaman bulanık olur) buyurdu. Yâni, bu zamanda, iyilik kötülükle karışık
olur. Kalbler, ilk zamanlarda olduğu kadar sâf ve tertemiz olmaz. Îtikadların sahih, amellerin sâlih ve idarecilerin adaletleri, birinci asırdaki gibi olmaz. Kötülükler, bid'atler, her tarafa yayılır. İyiler arasına kötüler, sünnetler arasına bid'atler karışır.(Bulanıklık ne demektir?) dedim. (Benim sünnetime uymayan ve benim yolumu tutmayan kimselerdir. İbâdet de yaparlar. Günah da işlerler) buyurdu. Hayır da yaparlar, şer de yaparlar. Bid'at işlerler. (Bu hayırlı zamandan sonra, yine şer olur mu?) dedim. (Evet. Cehennemin kapılarına çağıranlar olacaktır. Onları dinleyenleri Cehenneme atacaklardır) buyurdu. (Yâ Resûlallah! Onlar nasıl kimselerdir?) dedim. (Onlar da, bizim gibi
demektir. Haram işlemenin yayılması da fitne ise de, bunu sormaya lüzum yoktur. Çünkü haramlar bellidir. (Yâ Resûlallah, biz, Müslüman olmadan önce kötü kimselerdik. Allahü teâlâ, Senin şerefli vücudun ile, İslâm nimetini, iyilikleri bizlere ihsân etti. Bu saadet günlerinden sonra, yine kötü zaman gelecek mi?) dedim. (Evet gelecek!) buyurdu. (Bu şerden sonra, hayırlı günler yine gelir mi?) dedim. Yine (Evet gelir. Fakat, o zaman bulanık olur) buyurdu. Yâni, bu zamanda, iyilik kötülükle karışık
olur. Kalbler, ilk zamanlarda olduğu kadar sâf ve tertemiz olmaz. Îtikadların sahih, amellerin sâlih ve idarecilerin adaletleri, birinci asırdaki gibi olmaz. Kötülükler, bid'atler, her tarafa yayılır. İyiler arasına kötüler, sünnetler arasına bid'atler karışır.(Bulanıklık ne demektir?) dedim. (Benim sünnetime uymayan ve benim yolumu tutmayan kimselerdir. İbâdet de yaparlar. Günah da işlerler) buyurdu. Hayır da yaparlar, şer de yaparlar. Bid'at işlerler. (Bu hayırlı zamandan sonra, yine şer olur mu?) dedim. (Evet. Cehennemin kapılarına çağıranlar olacaktır. Onları dinleyenleri Cehenneme atacaklardır) buyurdu. (Yâ Resûlallah! Onlar nasıl kimselerdir?) dedim. (Onlar da, bizim gibi
insanlardır. Bizim gibi konuşurlar) buyurdu. Yâni âyet ve hadis okuyarak, vaaz ve nasihat ederler. Fakat kalblerinde hayır ve iyilik yoktur. (Onların zamanlarına yetişirsek, ne yapmamızı emredersin?)
dedim. (Müslümanların cemaatine ve hükûmetine tâbi ol) buyurdu. (Müslüman cemaati ve Müslüman hükûmeti yoksa, ne yapalım?) dedim. (Bir kenâra çekil. Aralarına hiç karışma. Ölünceye kadar, yalnız yaşa!) buyurdu.
dedim. (Müslümanların cemaatine ve hükûmetine tâbi ol) buyurdu. (Müslüman cemaati ve Müslüman hükûmeti yoksa, ne yapalım?) dedim. (Bir kenâra çekil. Aralarına hiç karışma. Ölünceye kadar, yalnız yaşa!) buyurdu.