Ebu Cehil
"Cehennemi boylamak üzeresin!"Abdullah ibni Mes'ud, çöle serilmiş ölü ve yaralıları tek tek yokladıktan sonra aradığını bulmuştu... Evet, Ebu Cehil, yani Amr bin Hişam, bu müşriklerin lideri işte âciz bir şekilde can çekişiyordu. Aziz sahabi, bir ayağı ile kâfirin göğsüne bastı ve eliyle sakalından tutarak sarstı:
- Heey! Sen Ebu Cehil değil misin?
- Evet. Ama sen o yüksek yerde ne arıyorsun ey koyun çobanı! Unutma ki çıktığın yer yalçın bir dağdan daha sarptır.
- Ey mel'un! Cehennemi boylamak üzeresin ama hâlâ kibir nutukları atıyorsun.
- Keşke o göğüse Yesribli bir köylü değil de bir Mekkeli çıksaydı.
- Hâlâ mı büyüklenme?
- Zafer hangi tarafta?
- Elhamdülillah ki Müslümanların.
- Yaa! Demek öyle!.. Git Muhammed'e de ki: Bugüne kadar O'na düşmandım. Şimdi düşmanlığım bir kat daha arttı!
Abdullah ibni Mes'ud'un cevabı, ayağı altında zelil ve hakir bir şekilde acılar çeken iğrenç kâfirin yüzüne kırbaç gibi indi:
- Alçak! Kafanı keseceğim senin! Hem de kendi kılıcınla!..
- Bari omuzuma yakın yerden kes ki başım heybetli görünsün!
- Zebaniler heybet neymiş birazdan gösterirler sana kibir putu! Al bakalım!..
Mübarek sahabi, bir hamlede Ebu Cehil'in kafasını gövdesinden ayırdı. Yıllarca Allah Resulü ile eshabına olmadık eziyetler çektiren bu zalim, dünyadan yıkılıp gitmişti. Hem de ne ibretle!
"Bu ümmetin Firavun'u idi!"
Aziz sahabi, Ebu Cehil'in zırhını, kılıcını ve bir ipe takarak sürüye sürüye getirdiği kafasını İki Cihan Sultanının mübarek ayakları dibine bıraktı... Kafa kan, toz topraktan tanınmaz haldeydi.
- Ya Resulallah! İşte Allah düşmanı Ebu Cehil'in başı!..
Sevgili Peygamberimiz iki rek'at şükür namazı kıldılar ve buyurdular ki:
- Ebu Cehil, bu ümmetin Firavun'u idi...